İlgi çekmek için bu başlığı atmadım. Saat 23.17 ve ben mutluluk üzerine düşünüyorum. Sizi de düşünmeye davet ediyorum. Mutlu olabilmek, edebilmek, kalabilmek! Acaba çok zor kelimeleri mi bir araya getirdim?
Mutluluk nerede gizli? Nasıl ortaya çıkar? gibi denklemsel sorular karşısında bekli de sıkıldınız! İlkokul öğretmenim hala hayatta. Allah ona daha da uzun ömür versin. Her fırsatını bulunca ziyaretine gider elini öperim. Bu beni ve onu mutlu eder. Peki neden?
Arabamın altına giren kedi yavrusunu çıkartmak için dakikalarca uğraştıktan sonra annesine veririm. Bu beni de kediyi de mutlu eder.
Yolda karşıdan karşıya geçmekte olan yaşlı teyzeye (arkamdaki trafikteki korna orkestrasına rağmen) geçmesi için arabamla fırsat veririm. Belki 10 saniyemi alacaktır bu ama sonuçta yaşlı teyze mutlu olur.
Hayatta mutlu olabilmek ve karşınızdakini mutlu etmek çok kolaydır. Çok iddialı bir söz oldu. Bakın işin sırrını vereyim: Gelir düzeyi oldukça düşük, oturduğu ev kendisinin bile olmayan, sofrasında öğle yemeğinde soğan-ekmek yiyen kişi neden mutlu oluyor ve hayattan zevk alıyor? Diğer yanda soyadını taşıyan araba markasının merkezi olan gökdeleninin en üst katından aşağı atlayarak intihar eden dolar milyarderi? Sizce bu zıt örneklerde fakir olan kişinin mutsuz olması zenginin de mutlu olması gerekirdi değil mi?
Örnekleri artırmak mümkün. Hepsinin ortak noktası hayata bakış açısında yatmaktadır. Hayata pozitif bakan hep mutlu, negatif bakan ise mutsuzdur.
Bardağın dolu tarafını görmek olarak ta niteleyebileceğimiz pozitif bakış ve düşünceye ne kadar sahipsek o kadar mutluyuz demektir. Belki de denklem haline getirdik ama öyle. Kendi yaşamınızda deneyelim yarın sabahleyin. Ben sizi kalıp içine sokmak istemiyorum. En iyi pozitif olmayı nasıl becerebileceğinizi siz daha iyi bilirsiniz.
Bireyleri hep olumlu bakış açısına sahip toplumlarda bir de bakmışsınız ki şu anda kronik problem olarak gördüğünüz pek çok şey kendiliğinden halledilmiş. Ailenizde, işyerinizde, arkadaş grubunuzda hep bu bakış açısı ile karşılaşırsanız sizde de bu pozitiflik, pozitif enerjiye dönüşecektir. Farkında bile olmazsınız.
Hep gergin, hep sıkıntılıyız. Bunun nedeni yukarıda açıklamaya çalıştığım hayata bakış açımızın olumlu olmamasında yatmaktadır. Diyeceksiniz ki: Maddi problemlerden dolayı nasıl mutlu olalım? Başımızı işten kaldıramıyoruz ki tebessümle bakalım? Bunların cevabını en iyi siz verebilirsiniz. Önce kendinize sorun.”Mutlu olmak istiyor musunuz?” Eğer sorunuzun cevabı “evet” ise mutluluğun anahtarı pozitif olmakta yatıyor. Bireyler birbirlerine verdiği bu enerji ile bir de bakmışsınız ki hapishaneler boşalmış. Toplumsal barış sağlanmış. Neden 5 yıl önce Avrupa da “ilköğretim öğrencisi arkadaşını öldürdü” şeklindeki haberi yadırgardık ta bugün bizim okullarımızda gün geçmiyor ki bu tür olaylar olmasın. Korktuğumuz şey başımıza geldi mi acaba? Gençliğimiz kötü alışkanlıkların ve hoş olmayan davranış kalıplarının girdabına sürüklenirken bizler neler yapmalıyız diye soruyor muyuz? Yoksa adam sende, boşver deyip de geçiyor muyuz? Maalesef hayatın gerçekleri ile yüzleştiğimizde iş işten geçmiş oluyor. 10 YTL için arkadaşının hayatına kıyan bu çocuklarımız hepimizin çocuğu. Onlara sahip çıkmak aileden başlıyor. Siz başta kendinizle-hayatınızla barışık iseniz ailenize de çevrenize de bunu yansıtacaksınız. Eşinize aktardığınız pozitifliği çocuklarınızla paylaşacaksınız. Hayatı paylaşarak beraberce elbirliği ile günümüz insanının çıkamadığı girdaptan çıkaracaksınız. Çocuklarımız bilmeli ki arkasında anne-babası ve toplum var. Yanlızlığa itilmiş değil. Öğretmenlerimize burada çok büyük görev düşüyor anne babalarla birlikte. “Yaradılanı Yaradandan ötürü hoş görmek” gerekiyor. Pozitif bakış açısını yakalayabildiniz mi bir de bakmışsınız ki soğan-ekmek sizin için havyar olmuş.
Burada pozitif bakış açısı nereye kadar yada sınırları nedir diye soracaksınız. Bu insandan insana değişir elbette. Önemli olan vicdan muhasebesini geçebilmektir. Eğer içinizdeki ses yaptığınızın doğru olduğunu diyorsa doğru yoldasınızdır. Düşünmeye başladınız mı?
Mutlu olmak istiyor muyum? Mutlu etmek istiyor muyum? Mutlu kalmak istiyor muyum?
Maillerinizi bekliyorum. Kalın sağlıcakla.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
Mutluluğun Anahtarı, Hem de İsteyen Herkese
İlgi çekmek için bu başlığı atmadım. Saat 23.17 ve ben mutluluk üzerine düşünüyorum. Sizi de düşünmeye davet ediyorum.
Mutlu olabilmek, edebilmek, kalabilmek! Acaba çok zor kelimeleri mi bir araya getirdim?
Mutluluk nerede gizli? Nasıl ortaya çıkar? gibi denklemsel sorular karşısında bekli de sıkıldınız!
İlkokul öğretmenim hala hayatta. Allah ona daha da uzun ömür versin. Her fırsatını bulunca ziyaretine gider elini öperim. Bu beni ve onu mutlu eder. Peki neden?
Arabamın altına giren kedi yavrusunu çıkartmak için dakikalarca uğraştıktan sonra annesine veririm. Bu beni de kediyi de mutlu eder.
Yolda karşıdan karşıya geçmekte olan yaşlı teyzeye (arkamdaki trafikteki korna orkestrasına rağmen) geçmesi için arabamla fırsat veririm. Belki 10 saniyemi alacaktır bu ama sonuçta yaşlı teyze mutlu olur.
Hayatta mutlu olabilmek ve karşınızdakini mutlu etmek çok kolaydır. Çok iddialı bir söz oldu. Bakın işin sırrını vereyim: Gelir düzeyi oldukça düşük, oturduğu ev kendisinin bile olmayan, sofrasında öğle yemeğinde soğan-ekmek yiyen kişi neden mutlu oluyor ve hayattan zevk alıyor? Diğer yanda soyadını taşıyan araba markasının merkezi olan gökdeleninin en üst katından aşağı atlayarak intihar eden dolar milyarderi? Sizce bu zıt örneklerde fakir olan kişinin mutsuz olması zenginin de mutlu olması gerekirdi değil mi?
Örnekleri artırmak mümkün. Hepsinin ortak noktası hayata bakış açısında yatmaktadır. Hayata pozitif bakan hep mutlu, negatif bakan ise mutsuzdur.
Bardağın dolu tarafını görmek olarak ta niteleyebileceğimiz pozitif bakış ve düşünceye ne kadar sahipsek o kadar mutluyuz demektir. Belki de denklem haline getirdik ama öyle.
Kendi yaşamınızda deneyelim yarın sabahleyin. Ben sizi kalıp içine sokmak istemiyorum. En iyi pozitif olmayı nasıl becerebileceğinizi siz daha iyi bilirsiniz.
Bireyleri hep olumlu bakış açısına sahip toplumlarda bir de bakmışsınız ki şu anda kronik problem olarak gördüğünüz pek çok şey kendiliğinden halledilmiş.
Ailenizde, işyerinizde, arkadaş grubunuzda hep bu bakış açısı ile karşılaşırsanız sizde de bu pozitiflik, pozitif enerjiye dönüşecektir. Farkında bile olmazsınız.
Hep gergin, hep sıkıntılıyız. Bunun nedeni yukarıda açıklamaya çalıştığım hayata bakış açımızın olumlu olmamasında yatmaktadır. Diyeceksiniz ki: Maddi problemlerden dolayı nasıl mutlu olalım? Başımızı işten kaldıramıyoruz ki tebessümle bakalım? Bunların cevabını en iyi siz verebilirsiniz. Önce kendinize sorun.”Mutlu olmak istiyor musunuz?” Eğer sorunuzun cevabı “evet” ise mutluluğun anahtarı pozitif olmakta yatıyor. Bireyler birbirlerine verdiği bu enerji ile bir de bakmışsınız ki hapishaneler boşalmış. Toplumsal barış sağlanmış. Neden 5 yıl önce Avrupa da “ilköğretim öğrencisi arkadaşını öldürdü” şeklindeki haberi yadırgardık ta bugün bizim okullarımızda gün geçmiyor ki bu tür olaylar olmasın. Korktuğumuz şey başımıza geldi mi acaba? Gençliğimiz kötü alışkanlıkların ve hoş olmayan davranış kalıplarının girdabına sürüklenirken bizler neler yapmalıyız diye soruyor muyuz? Yoksa adam sende, boşver deyip de geçiyor muyuz? Maalesef hayatın gerçekleri ile yüzleştiğimizde iş işten geçmiş oluyor. 10 YTL için arkadaşının hayatına kıyan bu çocuklarımız hepimizin çocuğu. Onlara sahip çıkmak aileden başlıyor. Siz başta kendinizle-hayatınızla barışık iseniz ailenize de çevrenize de bunu yansıtacaksınız. Eşinize aktardığınız pozitifliği çocuklarınızla paylaşacaksınız. Hayatı paylaşarak beraberce elbirliği ile günümüz insanının çıkamadığı girdaptan çıkaracaksınız. Çocuklarımız bilmeli ki arkasında anne-babası ve toplum var. Yanlızlığa itilmiş değil. Öğretmenlerimize burada çok büyük görev düşüyor anne babalarla birlikte. “Yaradılanı Yaradandan ötürü hoş görmek” gerekiyor. Pozitif bakış açısını yakalayabildiniz mi bir de bakmışsınız ki soğan-ekmek sizin için havyar olmuş.
Burada pozitif bakış açısı nereye kadar yada sınırları nedir diye soracaksınız. Bu insandan insana değişir elbette. Önemli olan vicdan muhasebesini geçebilmektir. Eğer içinizdeki ses yaptığınızın doğru olduğunu diyorsa doğru yoldasınızdır.
Düşünmeye başladınız mı?
Mutlu olmak istiyor muyum?
Mutlu etmek istiyor muyum?
Mutlu kalmak istiyor muyum?
Maillerinizi bekliyorum. Kalın sağlıcakla.