Bir şey bittiğinde geriye dönüp bakmak, değerlendirme pek yapmadığımız davranış kalıbıdır. Bitmiş olanın değerlendirmesini yapmanın yararsız olduğunu bile düşünenlerimiz olacaktır. Aslında yeni olan eskinin devamıdır. Yeninin yeni olabilmesi için eskinin olması lazımdır.Yeni eskiye bu derece muhtaçken biz eskiyi değerlendirmeden , yapacak olduklarımızı da doğru yapma imkanını bulamayız. Bugün dünün yarını olduğuna göre geleceği görebilmek için geçmişi çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Eğer ilerlemeyi, gelişmeyi, aşama katetmeyi hedeflemiş isek bunu yapmaya mecburuz.
Muhasebede yıl sonu hesap kapanışları gibi, net olarak değerlendirmelerin yapılarak bir sonraki hesap dönemine devredenlerin neler olduğunun tespitinin yapılması gerekiyor. Aile yaşantımızda eşimiz ve çocuklarımızla iletişimimizde, iş yaşantımızda, arkadaşlarımızla etkileşimimizde hep belli zaman aralıklarında değerlendirme yapmak zorunluluğu karşımıza çıkmalıdır. Kendini değerlendirme bir ölçüde yenilenebilmenin başlangıcıdır.
“Değerlendirelim de nasıl değerlendirelim” derseniz objektif değerlendirme kıstasları bir yazıya sığmayacak kadar uzun olacaktır. En güzel değerlendirme karşımızdakilerin görüş ve düşünceleridir. İşyerinde yanınızda çalıştırdığınız personelinizle, okulda öğretmenlerinizle, resmi kurumda birim amiri arkadaşlarınızla yapacağınız içten değerlendirmeler bir de bakmışsınız ki yanlış yapılma ihtimalini ortadan kaldıracaktır. Aslında bir yıla bırakmadan, bazı profesyonel işletmelerin yaptığı gibi haftalık, hatta günlük değerlendirmeler ile geriye bakılarak ileriyi daha iyi görme imkanı doğacaktır. Bir makamı temsil eden kişinin de kendisinin değil de, yanında çalıştırdıklarının değerlendirmelerini alması hele hele siyasetin içinde olanlar için daha da önem arzetmektedir.
“Ben bilirim ve en iyisini ben yaparım anlayışı” kişinin bitişini başlatan dönüm noktasıdır. Bundan sonrası adeta akıntıya kürek çekmek gibi, dünyalar kişinin üzerine gelmeye, duvarlar hayatını daraltmaya başlar. Hangi çağda yaşıyorsak o çağın getirdiği tüm imkanlardan yaralanılmasının zorunlu olduğu, çağa yetişemeyenlerin her açıdan sömürülmeye mahkum olduğu gerçeğinden hareketle gelişmenin, ilerlemenin bir adımı da geridedir. Bunu toplumların tarihlerine de uyarlamak mümkündür. Tarihini bilmeyen, rüzgarda kalmış, kökü olmayan fidan misali topraktan ayrılmaya ve rüzgarın götüreceği yere gitmeye mahkum olacaktır. Medeniyetler tarihleri ile geçmişlerine bağlanarak geleceklerine yön verebilirler.
Kişisel olarak bir yılın hesabını muhakkak yapmanızı rica edeceğim. Ajandanıza 2007 de yapabildiklerinizi ve yapamadıklarınızın ayrı sayfalarda maddeler halinde sıralamanızla göreceksiniz ki 2008 yılında yapmanız gerekenler kendiliğinden ortaya çıkacaktır. “Nerede kalmıştık “ sorusunun cevabını kendiniz vereceksiniz.
En yakın arkadaşınızdan sizi iyi ve kötü yönlerinizle değerlendirmesini isteyin.Bakalım nelerle karşılaşacaksınız. Aslında iyi arkadaş yanlışlarınızı söyleyen arkadaştır. Kötü arkadaş ise zaten sizi övecek ve eksiğinizi söylemeyecektir. Aynaya bakmanın zamanı geldi. Bu açıdan yılbaşı akşamları hep içimi bir hüzün kaplar. Genelde pozitifimdir ama yılbaşında yazımda dile getirdiğim konulardan dolayı düşünce yanım daha ağır basar ve muhasebeleştiririm yaşamımı. Şimdiye kadar faydasını oldukça gördüm. Değerlendirilmekten korkanlar, ayna ile yüzleşemeyeceklerinden gün gelecek, ayna bile doğruyu gösteremeyecek duruma geelcektir. Eleştiri almaktan korkmamak lazım. Aslında meyvesi olan ağaç taşlanır. Meyveniz yoksa zaten taşlanmazsınız.
Yeni yıl elbette çok şey ifade ediyor, etmeli de. Ama bunu başka bir yazımda sizlerle paylaşacağım.
Yeni yılın tüm insanlığın ihtiyaç duyduğu barış, mutluluk ve sağlıkla sevdiklerinizle hayırlı ömürler geçirmenizi dileyerek saygılarımı sunuyorum. Nice yıllara.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
Bugün Dünün Yarınıydı
Bir şey bittiğinde geriye dönüp bakmak, değerlendirme pek yapmadığımız davranış kalıbıdır. Bitmiş olanın değerlendirmesini yapmanın yararsız olduğunu bile düşünenlerimiz olacaktır. Aslında yeni olan eskinin devamıdır. Yeninin yeni olabilmesi için eskinin olması lazımdır.Yeni eskiye bu derece muhtaçken biz eskiyi değerlendirmeden , yapacak olduklarımızı da doğru yapma imkanını bulamayız. Bugün dünün yarını olduğuna göre geleceği görebilmek için geçmişi çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Eğer ilerlemeyi, gelişmeyi, aşama katetmeyi hedeflemiş isek bunu yapmaya mecburuz.
Muhasebede yıl sonu hesap kapanışları gibi, net olarak değerlendirmelerin yapılarak bir sonraki hesap dönemine devredenlerin neler olduğunun tespitinin yapılması gerekiyor. Aile yaşantımızda eşimiz ve çocuklarımızla iletişimimizde, iş yaşantımızda, arkadaşlarımızla etkileşimimizde hep belli zaman aralıklarında değerlendirme yapmak zorunluluğu karşımıza çıkmalıdır. Kendini değerlendirme bir ölçüde yenilenebilmenin başlangıcıdır.
“Değerlendirelim de nasıl değerlendirelim” derseniz objektif değerlendirme kıstasları bir yazıya sığmayacak kadar uzun olacaktır. En güzel değerlendirme karşımızdakilerin görüş ve düşünceleridir. İşyerinde yanınızda çalıştırdığınız personelinizle, okulda öğretmenlerinizle, resmi kurumda birim amiri arkadaşlarınızla yapacağınız içten değerlendirmeler bir de bakmışsınız ki yanlış yapılma ihtimalini ortadan kaldıracaktır. Aslında bir yıla bırakmadan, bazı profesyonel işletmelerin yaptığı gibi haftalık, hatta günlük değerlendirmeler ile geriye bakılarak ileriyi daha iyi görme imkanı doğacaktır. Bir makamı temsil eden kişinin de kendisinin değil de, yanında çalıştırdıklarının değerlendirmelerini alması hele hele siyasetin içinde olanlar için daha da önem arzetmektedir.
“Ben bilirim ve en iyisini ben yaparım anlayışı” kişinin bitişini başlatan dönüm noktasıdır. Bundan sonrası adeta akıntıya kürek çekmek gibi, dünyalar kişinin üzerine gelmeye, duvarlar hayatını daraltmaya başlar. Hangi çağda yaşıyorsak o çağın getirdiği tüm imkanlardan yaralanılmasının zorunlu olduğu, çağa yetişemeyenlerin her açıdan sömürülmeye mahkum olduğu gerçeğinden hareketle gelişmenin, ilerlemenin bir adımı da geridedir. Bunu toplumların tarihlerine de uyarlamak mümkündür. Tarihini bilmeyen, rüzgarda kalmış, kökü olmayan fidan misali topraktan ayrılmaya ve rüzgarın götüreceği yere gitmeye mahkum olacaktır. Medeniyetler tarihleri ile geçmişlerine bağlanarak geleceklerine yön verebilirler.
Kişisel olarak bir yılın hesabını muhakkak yapmanızı rica edeceğim. Ajandanıza 2007 de yapabildiklerinizi ve yapamadıklarınızın ayrı sayfalarda maddeler halinde sıralamanızla göreceksiniz ki 2008 yılında yapmanız gerekenler kendiliğinden ortaya çıkacaktır. “Nerede kalmıştık “ sorusunun cevabını kendiniz vereceksiniz.
En yakın arkadaşınızdan sizi iyi ve kötü yönlerinizle değerlendirmesini isteyin.Bakalım nelerle karşılaşacaksınız. Aslında iyi arkadaş yanlışlarınızı söyleyen arkadaştır. Kötü arkadaş ise zaten sizi övecek ve eksiğinizi söylemeyecektir. Aynaya bakmanın zamanı geldi. Bu açıdan yılbaşı akşamları hep içimi bir hüzün kaplar. Genelde pozitifimdir ama yılbaşında yazımda dile getirdiğim konulardan dolayı düşünce yanım daha ağır basar ve muhasebeleştiririm yaşamımı. Şimdiye kadar faydasını oldukça gördüm. Değerlendirilmekten korkanlar, ayna ile yüzleşemeyeceklerinden gün gelecek, ayna bile doğruyu gösteremeyecek duruma geelcektir. Eleştiri almaktan korkmamak lazım. Aslında meyvesi olan ağaç taşlanır. Meyveniz yoksa zaten taşlanmazsınız.
Yeni yıl elbette çok şey ifade ediyor, etmeli de. Ama bunu başka bir yazımda sizlerle paylaşacağım.
Yeni yılın tüm insanlığın ihtiyaç duyduğu barış, mutluluk ve sağlıkla sevdiklerinizle hayırlı ömürler geçirmenizi dileyerek saygılarımı sunuyorum.
Nice yıllara.