Doğumdan ölüme kadar hayatımızın her anında kamusal hizmetlerle muhatap oluruz. Bazen en acılı anımızda bile aldığımız hizmette karşımızdakinin işimizi kolaylaştırması üzüntümüzü azaltır. Bazen de en mutlu günümüz bir anda zehir olur. Temelinde hep insana dayalı ve hizmet odaklı yaklaşım yatmaktadır. Masanın diğer tarafında oturup karşındakinin yerine kendini koymayan da bu hizmetlerle muhatap olmuyor mu? Elbette oluyordur. Elinde parası vezne önünde hazineye para yatıracak olan vatandaşa adeta neden geldin dercesine ekşimiş suratla bakan kişi bir gün bu hizmetle kendisi muhatap olmayacak mı? Vatandaşa yaklaşım her zaman empati ile olmalıdır. Empati olacak ki hayat daha güzel olacak. Empati olacak ki yaşamdan tat alacağız.

Bu kadar gerilmiş ortamda bunu yapabilmek zor olmasa gerek. Bardağın dolu tarafını görmek zorundayız. Boş tarafın da farkındalığı içerisinde özellikle mülki amirlerin vatandaşa yaklaşımlarında ciddi bir değişimi görüyor ve yaşıyoruz. Bu değişimin her kademeye yansıması temennimiz. Cidden her vatandaş gibi ben de güler yüzlü ve vatandaş odaklı, vatandaşa rehberlik eden ve yol gösteren yaklaşımın daha da yaygınlaşması arzulanıyor. Vatandaşın eksiği olabilir. Vatandaşa yol gösterip rehberlik edilmesi aslında kamunun da işinin azalmasına yol açacaktır. Bakınız hizmetler ve işlerin henüz standart hale gelmediği kurumlar var. Hal böyle olunca aynı iş yada işlem bazen bir hafta gecikmeli olabiliyor. Aynı zamanda başvuru yapılan iki farklı kişinin işinin sonuçlanması arasında haftalar değişebiliyor. İşlemlerin hizmet standartlarının belirlenmesi ve vatandaşın talep ettiği işlemin sonuçlanmasının ne kadar zaman alacağını bilmesi en doğal hakkı. Bunun elektronik ortamda denetlenmeye açık olması başlıbaşına işlemlerin standardının yükselmesine neden olacağı ortada. Kalite standartlarla gelir. Standarda girebilmek kolay ve kabul edilebilir olmasa da bazıları için buna mecburuz. Bakınız Tokyo neden olimpiyatları aldı derseniz bence “kaliteye olan güven ve inandırıcılık” başrolde. Dolayısıyla topyekün bir kalkınma için hiç kimse aman sendecilik yapmasın. En küçük bir vidanın bile işlevini görmemesi bir uçağın düşmesine neden olabilecekse herkes kendisini topyekün kalite çemberi içerisinde önemsesin ve yaptığı işin değerini bilsin. Karşımızdakinin yerine koymasını bilelim. En kıymetli şeyin zaman olduğunu bilerek yardım ve rehberlik görevinin de olduğunu hatırlatılması lazım. Yasaları vatandaşın lehine esnetmek lazım kanun çerçevesinde. Her vatandaş da hakkını ve hukukunu ararsa kimse keyfi yaklaşamaz. Çünkü yaptığının karşılığını alacağını bilir. Teknoloji ile keyfilik elbette ciddi şekilde azaldı. Bilgisayarın bir ucundan Ağrı’daki konutunuzu satabilecek konuma geliyoruz. Zihniyet devrimi bu . Ama buna hala ayak uyduramayan, daha doğrusu ayak sürüyenler var. Onlara önerim bu çarkın iyi dönmesinin sonuçlarını hepimizin yaşayacağımızın bilinmesidir. İyi olsa iyiliği, kötü olsa kötülüğü yaşayıp paylaşacağız.

Onun için daha dikkat, daha özen,daha empati. Kazanan inanınız hepimiz olacağız.