Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yeni Yılınız Kutlu Olsun

Yazının Giriş Tarihi: 27.12.2014 17:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.12.2014 17:00

Yeni yıla girişi kutlamak amacıyla düzenlenen yaygın toplumsal ve kültürel törenlere yılbaşı diyoruz.

Yılbaşı, Noel değildir.
Noel, Hazreti İsa’nın doğum günü olarak kabul edilen bir yortu günüdür. Noel’in tarihi Hıristiyan mezheplerine göre değişir.

Genelde kabul gören görüş, Noel’in , 24/ 25 Aralık gecesi olduğudur.
Ancak, Ermeni Gregoryen Kilisesi ise Hazreti İsa’nın doğumunu 6 Ocak’ta kutlamayı sürdürür.

Noel gelenekleri çok çeşitli kaynaklara dayanır.
Romalılar, Hristiyanlıktan önce, 17 Aralık’taki Saturnalia (Satürn Şenliği) gününde çeşitli eğlenceler düzenlerler, birbirlerine armağanlar verirlerdi. Amaç, kışın karanlık günlerini şenlendirmekti. Yılın en kısa gününün gecesinde, aydınlığın gelmesini engelleyen kötü ruhlar kovulurdu. Sonraları, Hazreti İsa’nın doğum günü ile paganlıktan kalan bu şölen birleştirilerek 25 Aralık’ta kutlanmaya başladı. Noel kutlamalarında dostların ve aile bireylerinin birbirlerine karşılıklı armağanlar vermesi zamanla bir gelenek oldu.

Ayrıca, ölüme meydan okumayı simgeleyen yaprak dökmeyen yeşil ağaçların çeşitli süslerle bezenmesi de Noel gelenekleri arasındadır. Çam ağacı gibi, yaprak dökmeyen ağaçları ölümsüz yaşamın simgesi olarak kullanmak, eski Mısırlılar’ın ve hatta Çinliler’in de ortak bir geleneğiydi. Avrupalı paganlar arasında yaygın olan ağaca tapınma, Hristiyanlığı benimsemelerinden sonra da sürdü. Sonsuz hayat inancı, evlere yeşil yapraklı ağaç koyma geleneğiyle varlığını korudu.

Dünyaca ünlü Sümerolog olan Dr. Muazzez İlmiye Çığ, Noel adeti kabul edilen çam ağacı süslemenin eski bir Türk adeti olduğunu ve bu adetin Türklerden Avrupa’ya oradan da dünyaya yayıldığını söylüyor.
Çığ’a göre, Eski Türklerde yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyor. “Hayat Ağacı” olarak tanımlanan bu ağaç, Sümerlerde de var. Bir ucunda “Göktanrı” duruyor.

Eski Türkler, evlerine getirdikleri küçük bir ağacın altına, o sene onlara güzel şeyler verdi diye Tanrı’ya hediyeler koyuyorlar.

Dallarına da ertesi sene için Tanrı'dan niyaz ettikleri şeyler, adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdele bağlıyorlar..

Yıl dönümlerinde büyük bayram, şenlik yapıyorlar. Aileler toplanıyor, büyükler varsa ziyaret ediliyor, özel yemekler yeniliyor, güzel elbiseler giyiliyor. Bu adet daha sonra Türkler yoluyla Avrupa’ya geçiyor.
Konunun Noel'le ilgisi yok.

Gelelim yeni yıla…
Yeni bir yılın başlangıcı, herkes için geleceğe umut besleme, güven duyma vesilesidir. Bunun için çok kişi, takvim yılının değiştiği saati neşeyle kutlar.

Bilinen ilk yılbaşı kutlamaları, Babil’de bahar ılımına ( Mart ortası), Asur’da ise güz ılımına (Eylül ortası) en yakın ayda yapılırdı.
Mısırlılar, Fenikeliler ve Persler yılbaşını güz ılımında (24 Eylül), Yunanlılar ise İÖ. 5 nci yüzyıla kadar kış gündönümünde (21 Aralık) kutlardı.

Esasen yılbaşı bir takvim olayıdır ve dünyada tarih boyunca değişik takvimler kullanılmıştır. Bunların çoğunda takvim başlangıcı değişiktir.
Örneğin: Hindistan’da kullanılan Samvat Takvimi’nde, İÖ. 57 yılının 23 Şubat günü ;
Budha Takvimi’nde, İÖ. 544 yılının Pisak ayının dolunay günü;
Selefkiler Takvimi’nde, Selefkoslar’ın Gazze Zaferi’nden sonra İÖ. 312’de törenle Babil’e girişi takvim yıllarının başlangıcıdır.
Ayrıca, Mısır Takvimi, Babil Takvimi, Aztek Takvimi, Maya Takvimi, Musevi Takvimi, Hindu Takvimi, Çin Takvimi ve Tamil Takvimi gibi farklı özellikler gösteren takvimlerin kullanıldığını biliyoruz.

Çağdaş dünyada ve özellikle Avrupa’da müşterek ve kolektif hayatı kolaylaştırmak için, tarih içinde bir takım aşamalar geçiren Gregoryen Takvimi kullanılmaya başlandı. Hazreti İsa’nın doğumundan yüzyıllar öncesine dayanan bu takvim, en son 1572’de Papa 13 ncü Gregorius zamanında Astronom Chistopher Clavius tarafından bazı küçük değişikliklerle yeniden düzenlendiği için Gregoryen Takvimi olarak tanındı.

Ne var ki, bu takvimin başlangıcına, yani 1 Ocak’a, özellikle Hristiyanlar karşı çıktılar. Zira, onlara göre 1 Ocak’taki yılbaşı kutlamaları, 24/25 Aralık gecesi yapılacak Hazreti İsa’nın doğum günü ( Noel ) kutlamalarını gölgede bırakacaktı.

Kiliseler,uzun süre yılbaşı kutlamalarına karşı çıkmalarına rağmen,sonunda olayı kabullenmek ve hoşgörüyle yaklaşmak gereğini duydular. Zira,anladılar ki, 31 Aralık/ 1 Ocak gecesi yapılan kutlamaların dini bir yönü yoktu.

Türkler, önceleri 12 Hayvanlı Türk Takvimi’ni kullanıyorlardı. Güneş yılına göre hesaplanan bu takvimden sonra Müslüman olunca, Hazreti Muhammet’in Mekke’den Medine’ye göçünü başlangıç alan Hicri Takvim’i esas aldılar.

Ancak, Hicri Takvim devlet işlerinde yetersiz kalıyordu. Bunun üzerine Türkler, Selçuklular döneminde bir süre Celali Takvimi’ni kullandılar. Burada, güneşin Koç burcuna girdiği gün (Nevruz), Türkler’in asırlar öncesinden beri kullana geldiği şekilde yılbaşı kabul edilmişti. Nevruz geleneği, Osmanlı döneminde de sürdü.

Birinci Mahmut döneminde, Julius Takvimi’ne dayanan Rumi (Mali) Takvim’e geçildi. Burada senenin başı 1 Mart’tı.
Şubat 1917’de, yani yine Osmanlı döneminde yapılan bir düzenlemeyle, tarih başlangıcı HİCRET aynı kalmak şartıyla, Gregoryen Takvimi ve yılı kabul edildi. Dikkatinizi çekerim, yılbaşı 1 Ocak oldu.
26 Aralık 1925’te ise Gregoryen Takvimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tek ve resmi takvimi olarak kabul edildi.

Bir kere daha hatırlayalım:
Yılbaşı’nın Hazreti İsa’nın doğum günüyle, Noel’le ve Noel Baba’yla yakından uzaktan bir ilgisi yoktur, yeni yıla girişi kutlamak bir Hristiyan adeti değildir. Yeni yıl kutlamaları Hristiyanliktan çok önceleri takvim yılının uygulamaya konulmasıyla başlamıştır.
Noel Baba tiplemesi ise, 1800’lü yıllarda, tüketim kültürü bağlamında yaratılmış hayali bir kahramandır.
Yeni yılınızın sağlık, mutluluk, huzur ve başarılarla dolu geçmesini dilerim.



YAZIYA EK:

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 73 ncü maddesine göre: Karayolunda araçların kamunun rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere zarar verecek şekilde saygısızca sürülmesi, seyir halinde sürücülerin cep telefonu kullanması yasaktır.
Sizin yaşadığınız kentte;
Kentin ana caddesindeki yaya geçidini kurallara uygun şekilde geçen yayaların üzerine, cep telefonu ile konuşurken aracını hızla süren sürücülere engel olan bir düzenleme var mı?
Benim yaşadığım kentte yok !..



Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.