Sun Tzu, M:Ö. V. yüzyılda yaşamış, ünlü Çin klâsiği “Bingfa” (Savaş Sanatı) kitabının yazarı, günümüzde de çok tanınan Çinli savaş teorisyenidir.
Sun Tzu, savaş sanatının felsefesini yazan; düşünceleri, yaşam felsefesi olarak da benimsenen ve hâlâ geçerli olan bir bilgedir.
Sun Tzu’ nun, savaşta siyasal kaygıların da göz önünde bulundurulması konusundaki ısrarı günümüzün strateji uzmanlarını da etkilemiştir.
Savaşa hazırlananların ve savaşanların Sun Tzu’ nun düşüncelerini dikkate almalarında yarar vardır.
Sun Tzu, liderlerin düşmanını ve kendi yeteneklerini tanımasına, savaştan önce olasılıkların çok iyi hesaplanmasına, iyi plânlamalar yapılmasına ve ‘ağır bir çarpışmaya girmeden savaşların kazanılmasına’ önem vermiştir.
Sun Tzu’ nun teorilerinden bazılarını kısa kısa hatırlayalım:
“Ne zaman savaşacağını, ne zaman savaşamayacağını bilen kazanacaktır.”
“Eğer kendini ve düşmanını tanıyorsan gireceğin yüz savaşın da sonucundan korkmamalısın. Eğer kendini tanıyor, düşmanını tanımıyorsan, kazanacağın her zafere karşılık bir de yenilgi alırsın. Eğer düşmanını da kendini de tanımıyorsan bütün savaşları kaybedersin.”
“Zeki savaşçı sadece yenen değil, kolaylıkla yenmesini becerebilendir.”
“Muzaffer savaşçılar önce zaferi kazanır, sonra savaşır. En iyisi savaşmadan kazanmaktır.”
“Savaşta esas olan zaferdir, uzayan harekât değil. Uzayan bir savaştan kârlı çıkan ülke olmamıştır.”
“Savaşı kazanan general, savaştan önce birçok hesaplamalar yapan generaldir. Savaşı kaybeden general ise savaştan önce daha az hesaplama yapmış olan generaldir.”
“Savaştaki en önemli husus, düşmanın stratejisine saldırmaktır.”
(NOT: AA: Düşmanını tanımadığı için onun stratejisini zamanında anlayamayanlar, düşmanının stratejilerine saldıracak stratejileri de geliştiremezler.)
“Taktikleri olmayan strateji, zafere giden en uzun yoldur. Stratejisi olmayan taktikler ise yenilgiden önceki gürültüdür.”
ATATÜRK, mesleği gereği bir savaş adamıdır. Üstün savaşçılık nitelik ve yeteneğini tüm askerliği boyunca muhtelif cephelerde, değişik düşmanlara karşı ve çeşitli koşullar altında yönettiği seferlerde ve savaş meydanlarında kanıtlamıştır.
Bununla beraber, kendisini ulusuna ve dünyaya önce savaşçı kişiliği ile benimsetmiş olmasına rağmen, savaşı sevmemiş ve mecbur kalmadıkça istememiştir.
Bu gerçek, onun şu sözlerinde yansır:
“ …Savaş, zarurî ve hayatî olmalıdır. …Milleti savaşa götürünce vicdanımda acı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lâkin millet hayatı tehlikeye uğramadıkça savaş bir cinayettir.”
Kanaatimce, Orta Doğu’ da ya da Arap- İslâm coğrafyasında en akıcı davranış, kimseden yana olmamak; kimseye karşı olmamaktır!
İnsanlık suçlarına yapılacak davranışların görüşüleceği yer ise Birleşmiş Milletler’ in başlıca yargı organı olan merkezi Hollanda’ nın Lahey kentindeki Uluslararası Adalet Divanı’ dır.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Savaş Sanatı Ve Atatürk
Sun Tzu, M:Ö. V. yüzyılda yaşamış, ünlü Çin klâsiği “Bingfa” (Savaş Sanatı) kitabının yazarı, günümüzde de çok tanınan Çinli savaş teorisyenidir.
Sun Tzu, savaş sanatının felsefesini yazan; düşünceleri, yaşam felsefesi olarak da benimsenen ve hâlâ geçerli olan bir bilgedir.
Sun Tzu’ nun, savaşta siyasal kaygıların da göz önünde bulundurulması konusundaki ısrarı günümüzün strateji uzmanlarını da etkilemiştir.
Savaşa hazırlananların ve savaşanların Sun Tzu’ nun düşüncelerini dikkate almalarında yarar vardır.
Sun Tzu, liderlerin düşmanını ve kendi yeteneklerini tanımasına, savaştan önce olasılıkların çok iyi hesaplanmasına, iyi plânlamalar yapılmasına ve ‘ağır bir çarpışmaya girmeden savaşların kazanılmasına’ önem vermiştir.
Sun Tzu’ nun teorilerinden bazılarını kısa kısa hatırlayalım:
“Ne zaman savaşacağını, ne zaman savaşamayacağını bilen kazanacaktır.”
“Eğer kendini ve düşmanını tanıyorsan gireceğin yüz savaşın da sonucundan korkmamalısın. Eğer kendini tanıyor, düşmanını tanımıyorsan, kazanacağın her zafere karşılık bir de yenilgi alırsın. Eğer düşmanını da kendini de tanımıyorsan bütün savaşları kaybedersin.”
“Bütün zaferleri savaşarak kazanmak hüner değildir; savaşta hüner, düşmanın direncini savaşmadan kırabilmektir.”
“Zeki savaşçı sadece yenen değil, kolaylıkla yenmesini becerebilendir.”
“Muzaffer savaşçılar önce zaferi kazanır, sonra savaşır. En iyisi savaşmadan kazanmaktır.”
“Savaşta esas olan zaferdir, uzayan harekât değil. Uzayan bir savaştan kârlı çıkan ülke olmamıştır.”
“Savaşı kazanan general, savaştan önce birçok hesaplamalar yapan generaldir. Savaşı kaybeden general ise savaştan önce daha az hesaplama yapmış olan generaldir.”
“Savaştaki en önemli husus, düşmanın stratejisine saldırmaktır.”
(NOT: AA: Düşmanını tanımadığı için onun stratejisini zamanında anlayamayanlar, düşmanının stratejilerine saldıracak stratejileri de geliştiremezler.)
“Taktikleri olmayan strateji, zafere giden en uzun yoldur. Stratejisi olmayan taktikler ise yenilgiden önceki gürültüdür.”
“Stratejideki yanlışlık, taktik alandaki başarılarla düzeltilemez!”
***
ATATÜRK, mesleği gereği bir savaş adamıdır. Üstün savaşçılık nitelik ve yeteneğini tüm askerliği boyunca muhtelif cephelerde, değişik düşmanlara karşı ve çeşitli koşullar altında yönettiği seferlerde ve savaş meydanlarında kanıtlamıştır.
Bununla beraber, kendisini ulusuna ve dünyaya önce savaşçı kişiliği ile benimsetmiş olmasına rağmen, savaşı sevmemiş ve mecbur kalmadıkça istememiştir.
Bu gerçek, onun şu sözlerinde yansır:
“ …Savaş, zarurî ve hayatî olmalıdır. …Milleti savaşa götürünce vicdanımda acı duymamalıyım. Öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lâkin millet hayatı tehlikeye uğramadıkça savaş bir cinayettir.”
Kanaatimce, Orta Doğu’ da ya da Arap- İslâm coğrafyasında en akıcı davranış, kimseden yana olmamak; kimseye karşı olmamaktır!
İnsanlık suçlarına yapılacak davranışların görüşüleceği yer ise Birleşmiş Milletler’ in başlıca yargı organı olan merkezi Hollanda’ nın Lahey kentindeki Uluslararası Adalet Divanı’ dır.
Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.