İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek, geçen sene, Lozan’da yaptığı bir konuşmada, “ Türkiye, Ermeniler’e katliam yapmadı, Ermeni soykırımı uluslar arası yalandır” diyerek soykırımı reddettiği için, İsviçre’de savcılık, hazırladığı dava dosyasını Lozan’daki yetkili yerel mahkemeye sevk etmiş.
Aynı sorun, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun başında da var.
Belçika parlamentosu, sözde Ermeni soykırımını reddedenlere hapis ve para cezası verilmesini öngören kanun tasarısını kabul etti.
Polonya, sözde “ Ermeni soykırımını “ tanıma kararı aldı.
Avrupa hayranları… Neredesiniz ?
Hani düşünce özgürlüğü nerede kaldı? Nerede insan hakları? Ey Avrupa Birliği hayranları, alın size Avrupa… Alın size, Avrupa’nın sözüm ona en çağdaş ülkelerinin kafa yapısının durumu…
“Kitaplarım daha çok satsın, belki bu arada Nobel ödülü de alırım “ diye, her fırsatta Türkiye’nin aleyhinde konuşanlara tepki gösterildiği zaman, pek çok Avrupa Birliği ülkenin temsilcisi hemen Türkiye’ye gelip, “ Düşünce özgürlüğü yok” diye, vatansever Türk halkını küçümseyici ifadelerde bulunmuşlardı. Halen, her fırsatta böyle davranışta bulunmaya devam ediyorlar.
Soykırım iddialarını kabul etmeyenlere hapis cezası verilmesi konusu, Fransa’da da gündemde… Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Fransa Dışişleri Bakanı Philippe Douste- Blazy ‘e, “…Diyelim ki ben veya Cumhurbaşkanımız, Fransa’yı ziyaret ediyoruz. Temaslarla ilgili basın toplantısı düzenlerken gazeteciler, soykırım iddiaları üzerine soru sordular, biz de ‘Soykırım yalandır. Gerçekle bir ilgisi yoktur’ dedik. Ne yapacaksınız? Bizi hapse mi atacaksınız? Avrupa’da fikir ve düşünce özgürlüğünün bayraktarlığını yapan Fransa’ya böyle bir şey yakışır mı?” diye sormuş.
Bence, böyle bir davranış Fransa’ya yakışır. Çünkü, Fransa’nın yıllardır yaptığı uygulamalara göre, kendi istediğini yapmaya hakkı vardır, Türkiye’nin ise asılsız iddialara karşı düşüncesini söylemeye hakkı yoktur. Bunu her örnekte görmek mümkündür.
Fransa Dışişleri Bakanı Blazy, Ermeni lobisinin Türkiye karşıtı faaliyetlerini önlemek için çalışmalara başlayacakları konusunda söz vermiş.
Bunları geçiniz. Bu söz, tamamen gerçek dışıdır, Bu güne kadar farklı bir davranış içinde oldular mı ki, bundan sonra farklı davranacaklar? Fransız siyasetçiler için, Ermeni lobisinin oyları çok önemlidir, davranışlarda hiçbir değişiklik olmayacağını anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur.
Daha önce bu köşede dile getirmiştim. Bu sene, Fransa’da “ Ermeni Yılı “ ilân edildi. Yıl boyu çeşitli etkinliklerle Ermeniler Fransızlar’a tanıtılıyor. Böyle bir ortamda, herhangi bir Fransız siyasetçi, Ermeniler’in aleyhinde konuşabilir mi? Türk Dışişleri Bakanlığı bunu bilmiyor mu?
Pek çok kişinin benimle aynı düşündüğünü biliyorum. Bence, Türkiye, “ Ermeniler’e katliam yapılmadı” diyenlere ceza veren ülkelerle ilişkilerini gözden geçirmeli ve karşı kararlar almalıdır.
Şu anda, “Bekle,Gör” politikası uygulaması kanaatimce yanlıştır.
Kanada Hükûmeti, tüm uyarılara rağmen 24 Nisan’da Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan açıklamalarda bulununca, basında, Ankara’nın , Sinop’ta yapılması öngörülen nükleer santral için açılacak ihaleye Kanada firmalarının davet edilmemesi kararı aldığı, şeklinde bir haber yer almıştı. Umarım bu haber doğrudur.
Aynı önlem, Fransa ve Fransa gibi düşünen ülkelere kararlılıkla uygulanmalıdır. Öncelikle de, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın açtığı ve bu yıl içinde tamamlanması beklenen 3 milyar dolarlık Atak helikopter ihalesinden, Fransız şirketler ihale dışı bırakılmalıdır. Fransa gibi ülkeler bundan anlar.
Fransa, Kanada, İsveç ve İsviçre gibi ülkelerde, Ermeniler’den daha fazla Türk yaşıyor.
Bakın size bu ülkelerden İsveç’ten bir örnek vereyim: Stockholm’deki Türk Gençlik Federasyonu’nun düzenlediği 23 Nisan kutlamalarında, Türk Bayrağı’nın kullanılmasını yasaklandı. Ama, burada yapılan her bozguncu eylemde, terörist örgütün bayrağı asılıyor.
Ruanda Hükümeti, Merkezi Afrika'da 800 bin kişinin öldürülmesini soykırım sayarak Fransa aleyhinde bir soruşturma başlattı. Hükümetin belgelere dayandırdığı bu iddiasına göre Fransa katliamda öncü rol oynamış. İşte bu Fransa, Türklerin Lyon'da Ermeni soykırımı iddialarına karşı yürüyüş talebini yasakladı.
Bugün, Türkiye’de, bu ülkelere tepki gösterildiği zaman, ikili ilişkilerin bozulacağından korkanlar var. Hayır efendim. Bir ülkenin onuru çok önemlidir. Onurlu ülkeler güçlü olur. Onurlu ülkeler, ülkeler arası ilişkilerde, kendi ülke menfaatlerini her zaman ön plânda tutarlar. İkili ilişkilerde sorun çıkmasın diye, karşı tarafın her istediğini yapmak, her dediğini kabullenmek diye bir şey söz konusu olabilir mi?
Vatanını ve milletini seven her Türk insanı, Türkiye’nin ulusal çıkarları aleyhine her olaya, kanunun belirlediği sınırlar içinde, tepkisini göstermekten kaçınmamalıdır. Artık bu tepkinin ne olacağı, bireyin kendisine aittir. Tekrar ediyorum, yasaların çerçevelediği sınırlar içinde, her vatandaş, her yetkili, her makam, Türk Milleti ve Türk Devleti aleyhine her karara tepkisini göstermekten kaçınmamalıdır.
Biz atağa kalktıkça, miskin miskin oturmadıkça, haklılığımızı ortaya koyacak belgeleri bütün dünyanın tanıklığına açtıkça, hiç kimse Türkiye’ni aleyhine ağzını açamayacaktır.
Yeter ki, biz birlik ve beraberlik içinde olalım.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
İşte Avrupa Kafası
İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek, geçen sene, Lozan’da yaptığı bir konuşmada, “ Türkiye, Ermeniler’e katliam yapmadı, Ermeni soykırımı uluslar arası yalandır” diyerek soykırımı reddettiği için, İsviçre’de savcılık, hazırladığı dava dosyasını Lozan’daki yetkili yerel mahkemeye sevk etmiş.
Aynı sorun, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun başında da var.
Belçika parlamentosu, sözde Ermeni soykırımını reddedenlere hapis ve para cezası verilmesini öngören kanun tasarısını kabul etti.
Polonya, sözde “ Ermeni soykırımını “ tanıma kararı aldı.
Avrupa hayranları…
Neredesiniz ?
Hani düşünce özgürlüğü nerede kaldı?
Nerede insan hakları?
Ey Avrupa Birliği hayranları, alın size Avrupa…
Alın size, Avrupa’nın sözüm ona en çağdaş ülkelerinin kafa yapısının durumu…
“Kitaplarım daha çok satsın, belki bu arada Nobel ödülü de alırım “ diye, her fırsatta Türkiye’nin aleyhinde konuşanlara tepki gösterildiği zaman, pek çok Avrupa Birliği ülkenin temsilcisi hemen Türkiye’ye gelip, “ Düşünce özgürlüğü yok” diye, vatansever Türk halkını küçümseyici ifadelerde bulunmuşlardı.
Halen, her fırsatta böyle davranışta bulunmaya devam ediyorlar.
Soykırım iddialarını kabul etmeyenlere hapis cezası verilmesi konusu, Fransa’da da gündemde…
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Fransa Dışişleri Bakanı Philippe Douste- Blazy ‘e,
“…Diyelim ki ben veya Cumhurbaşkanımız, Fransa’yı ziyaret ediyoruz. Temaslarla ilgili basın toplantısı düzenlerken gazeteciler, soykırım iddiaları üzerine soru sordular, biz de ‘Soykırım yalandır. Gerçekle bir ilgisi yoktur’ dedik. Ne yapacaksınız? Bizi hapse mi atacaksınız? Avrupa’da fikir ve düşünce özgürlüğünün bayraktarlığını yapan Fransa’ya böyle bir şey yakışır mı?” diye sormuş.
Bence, böyle bir davranış Fransa’ya yakışır.
Çünkü, Fransa’nın yıllardır yaptığı uygulamalara göre, kendi istediğini yapmaya hakkı vardır, Türkiye’nin ise asılsız iddialara karşı düşüncesini söylemeye hakkı yoktur.
Bunu her örnekte görmek mümkündür.
Fransa Dışişleri Bakanı Blazy, Ermeni lobisinin Türkiye karşıtı faaliyetlerini önlemek için çalışmalara başlayacakları konusunda söz vermiş.
Bunları geçiniz. Bu söz, tamamen gerçek dışıdır, Bu güne kadar farklı bir davranış içinde oldular mı ki, bundan sonra farklı davranacaklar?
Fransız siyasetçiler için, Ermeni lobisinin oyları çok önemlidir, davranışlarda hiçbir değişiklik olmayacağını anlamak için kâhin olmaya gerek yoktur.
Daha önce bu köşede dile getirmiştim.
Bu sene, Fransa’da “ Ermeni Yılı “ ilân edildi.
Yıl boyu çeşitli etkinliklerle Ermeniler Fransızlar’a tanıtılıyor.
Böyle bir ortamda, herhangi bir Fransız siyasetçi, Ermeniler’in aleyhinde konuşabilir mi?
Türk Dışişleri Bakanlığı bunu bilmiyor mu?
Pek çok kişinin benimle aynı düşündüğünü biliyorum.
Bence, Türkiye, “ Ermeniler’e katliam yapılmadı” diyenlere ceza veren ülkelerle ilişkilerini gözden geçirmeli ve karşı kararlar almalıdır.
Şu anda, “Bekle,Gör” politikası uygulaması kanaatimce yanlıştır.
Kanada Hükûmeti, tüm uyarılara rağmen 24 Nisan’da Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayan açıklamalarda bulununca, basında, Ankara’nın , Sinop’ta yapılması öngörülen nükleer santral için açılacak ihaleye Kanada firmalarının davet edilmemesi kararı aldığı, şeklinde bir haber yer almıştı.
Umarım bu haber doğrudur.
Aynı önlem, Fransa ve Fransa gibi düşünen ülkelere kararlılıkla uygulanmalıdır.
Öncelikle de, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın açtığı ve bu yıl içinde tamamlanması beklenen 3 milyar dolarlık Atak helikopter ihalesinden, Fransız şirketler ihale dışı bırakılmalıdır.
Fransa gibi ülkeler bundan anlar.
Fransa, Kanada, İsveç ve İsviçre gibi ülkelerde, Ermeniler’den daha fazla Türk yaşıyor.
Bakın size bu ülkelerden İsveç’ten bir örnek vereyim:
Stockholm’deki Türk Gençlik Federasyonu’nun düzenlediği 23 Nisan kutlamalarında, Türk Bayrağı’nın kullanılmasını yasaklandı. Ama, burada yapılan her bozguncu eylemde, terörist örgütün bayrağı asılıyor.
Ruanda Hükümeti, Merkezi Afrika'da 800 bin kişinin öldürülmesini soykırım sayarak Fransa aleyhinde bir soruşturma başlattı. Hükümetin belgelere dayandırdığı bu iddiasına göre Fransa katliamda öncü rol oynamış.
İşte bu Fransa, Türklerin Lyon'da Ermeni soykırımı iddialarına karşı yürüyüş talebini yasakladı.
Bugün, Türkiye’de, bu ülkelere tepki gösterildiği zaman, ikili ilişkilerin bozulacağından korkanlar var.
Hayır efendim.
Bir ülkenin onuru çok önemlidir.
Onurlu ülkeler güçlü olur.
Onurlu ülkeler, ülkeler arası ilişkilerde, kendi ülke menfaatlerini her zaman ön plânda tutarlar.
İkili ilişkilerde sorun çıkmasın diye, karşı tarafın her istediğini yapmak, her dediğini kabullenmek diye bir şey söz konusu olabilir mi?
Vatanını ve milletini seven her Türk insanı, Türkiye’nin ulusal çıkarları aleyhine her olaya, kanunun belirlediği sınırlar içinde, tepkisini göstermekten kaçınmamalıdır.
Artık bu tepkinin ne olacağı, bireyin kendisine aittir.
Tekrar ediyorum, yasaların çerçevelediği sınırlar içinde, her vatandaş, her yetkili, her makam, Türk Milleti ve Türk Devleti aleyhine her karara tepkisini göstermekten kaçınmamalıdır.
Biz atağa kalktıkça, miskin miskin oturmadıkça, haklılığımızı ortaya koyacak belgeleri bütün dünyanın tanıklığına açtıkça, hiç kimse Türkiye’ni aleyhine ağzını açamayacaktır.
Yeter ki, biz birlik ve beraberlik içinde olalım.