Bir süredir Yalova’nın gündemini adı bir zamanlar “Atatürk Arboretumu” olan ve özellikle 1999 Gölcük Depremi’nden sonra ihmal edilerek bakımsızlığa terk edilen alan oluşturuyor.
1993 yılından beri özellikle Atatürk Çiftlikleri yani Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü ile sonradan özelleştirilen TİGEM arazilerine yapılan saldırıları ibretle izliyorum.
En son söyleyeceğimi en başta dile getireyim: lâfta “Atatürk’ün kentiyiz” diye övünen Yalovalı, kendi eliyle Atatürk’ün emanetlerini yok etmeye çalışmaktadır. Bu nasıl Atatürk sevgisiyse?
Konunun ayrıntısına girmeden, özetle toparlamaya çalışacağım. Bu alan başlangıçta TİGEM sınırları içindeydi.
Sonra, Yalova Belediye Başkanlığı tarafından, 1984 yılından başlayarak, 9,5 yıl süren bir hukuk mücadelesi sonucu Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nden o zamanın yıllık Belediye bütçesinin takriben %70 karşılığı bir rakamla satın alındı.
1996 yılında kamulaştırıldı ve plânlara işlendi; aynı yıl Belediye Meclisi, arazinin Canlı Ağaç Müzesi (Arboretum) olması kararını verdi.
1999 yılında, Gölcük Depremi’nden sonra (başka yer yokmuş gibi) Çadır Kent olarak kullanıldı ve Ağaç Müzesi vasfını yitirdi. Giderek ihmal edildi, bir çeşit çöplüğe dönmesine göz yumuldu. Burasının Yalova’nın nefes alması bakımından çok önemli bir konumda olduğu göz ardı edildi. 2007 yılında, Belediye Meclisi kararıyla “Ağaç Müzesi” temalı park ve günü birlik tesis yapıldı.
2007 yılı Haziran ayında, plân değişikliğiyle araziye imar yolu açıldı ve aynı yılın Kasım ayında, arazi turizm yatırımlarına açıldı.
2010 yılı Aralık ayında, dönemin Belediye Başkanı: “Yalova Belediye Meclisi’nin, AKP, CHP ve DP’li üyelerinin oybirliğiyle, arboretum olarak bilinen alanın: yeşil alan ile Valilik ve Belediye binaları da dahil olmak üzere, kentteki resmî kurumların toplandığı alan olarak kullanılmasına karar verdiğini”, açıkladı.
Bu konuda dönemin Valisi Sayın Dursun Ali ŞAHİN’in ifadesi de basında yer aldığı şekliyle şöyleydi: “ Arboretumda yapılacak kamu binalarının tek merkezde toplanması şehircilik açısından daha uygundur. Yalova’nın her tarafı ağaç müzesi… Bir de Yalova’da iki tane arboretuma gerek var mı, bunu düşünmek lâzım.” Elbette bu ifadelere katılmak mümkün değildir!
2012 yılı Mayıs ayında, arazi turizm tesisleri yapılması şartıyla, yap- işlet yöntemiyle satışa çıkarıldı; satıldı.
2015 yılı Ocak ayında, Yalova Valiliği, arazinin kamuya kalan yaklaşık 20 dönümlük bölümü İmam Hatip Lisesi Külliyesi yapılmak üzere bir vakıfla sözleşme imzaladı.
2015 yılın Eylül ayında, Yalova’nın en değerli yerlerinden biri olan eski Arboretum alanı, ilgili Bakanlık tarafından 1/25 000 ölçekli Çevre Düzeni Plânı değişikliği ile Özel Proje Alanı olması hükmü kaldırıldı ve “Konut Alanı” na çevrildi.
Bu duruma itirazlar var. Deniyor ki: “Yalova ekonomisine katkı sağlamak, turizm yatırımlarını geliştirmek amacıyla yapılmış olan düzenlemenin değiştirilerek konut alanına çevrilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. İlimizin en gözde yerinin turizm tesis alanı haricinde değerlendirilmesi bu şehre yapılacak büyük bir ihanet olacaktır.”
İtirazlar genellikle, “Konut Alanı değil, Turizm Tesis Alanı olarak kullanılması”, yönünde… İki şıktan biri, yani! Bir bakıma, “ehven-i şer” durumu! “Ehven-i Şer” ifadesinin aslı ”ehven-i şerreyn”, yani iki kötü olanın hafif olanı, şeklindedir.
Osmanlı’nın son zamanlarında hukuk alanında yazılmış en meşhur eser olan "Mecelle"de; "ehven-i şerreyn ihtiyar olunur" diye geçmiştir ki, başka ihtimal (alternatif) yoksa ve yapmak zorunda olduğumuz şeyler kötü şeylerse en hafifini seçmek mecburiyetindeyiz, demektir (Madde 29).
İki kötüden hafif olanının yapılabilmesi için, hayır olan ihtimal (alternatif) bulunmaması ve ikisinden birini mutlaka yapmak zorunda kalınması şartları vardır. Buna göre; şerlerin yanında bir de hayır varsa veya hayır olmasa bile şerlerin hiç birini yapmadan da olunabiliyorsa şerrin hafif olanı da yapılamaz.
Burada asıl düşünülmesi ve arzu edilmesi gereken, sözü geçen alanın, eski haliyle “Arboretum” olarak kullanılmasıdır.
Bu alanda, konut da, turistik tesis de, külliye de yanlış ve Yalova’nın geleceğinde önemli sorunlar doğurabilecek uygulama talepleridir. Asla unutmayalım, “Ehven-i Şer, Şerlerin En Kötüsüdür.”
Son olarak aklıma takılanları da belirteyim: Arboretum’ daki sorun, çöplük arazisinde olanlara benzemiyor mu? Arboretum’ da yapılmak istenenler Yalova halkının yararına mı, değil mi? Gelişmeler göz önüne alınarak hem Yalova Belediyesi’nin bir tazminat ile karşı karşıya kalmaması, hem de yeri satın alanların mağdur edilmemesi için bir formül arayışına girildi mi?
SEÇİMLER:
Seçimleri hızla yaklaşıyor. Herhangi bir partiye bağnazca körü kürüne oy vermek yerine, ülkenin içinde bulunduğu durumu iyi değerlendirerek oyunuzu kullanın. Hangi partiye oy verirseniz verin, parti yetkililerinin önceleri ve şimdi hangi sözleri söylediklerine ve uygulamalarına dikkat edin. Seçimlerde oy kullanmak bir vatandaşlık görevidir ve bu görevden asla kaçınmayın.
GÜNÜN SÖZÜ:
“Ülkemizin yakıcı gereksinimi, bilimin gösterdiği ve hayatın dayattığı ‘dik duruş’ta birleşmektir.”
ATATÜRK DİYOR Kİ: “TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR. .. NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!..” www.ahmetakyol.net www.facebook.com/ahmet.akyol.1422
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Ehven-İ Şer, Şerlerin En Kötüsüdür
Bir süredir Yalova’nın gündemini adı bir zamanlar “Atatürk Arboretumu” olan ve özellikle 1999 Gölcük Depremi’nden sonra ihmal edilerek bakımsızlığa terk edilen alan oluşturuyor.
1993 yılından beri özellikle Atatürk Çiftlikleri yani Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü ile sonradan özelleştirilen TİGEM arazilerine yapılan saldırıları ibretle izliyorum.
En son söyleyeceğimi en başta dile getireyim: lâfta “Atatürk’ün kentiyiz” diye övünen Yalovalı, kendi eliyle Atatürk’ün emanetlerini yok etmeye çalışmaktadır. Bu nasıl Atatürk sevgisiyse?
Konunun ayrıntısına girmeden, özetle toparlamaya çalışacağım.
Bu alan başlangıçta TİGEM sınırları içindeydi.
Sonra, Yalova Belediye Başkanlığı tarafından, 1984 yılından başlayarak, 9,5 yıl süren bir hukuk mücadelesi sonucu Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nden o zamanın yıllık Belediye bütçesinin takriben %70 karşılığı bir rakamla satın alındı.
1996 yılında kamulaştırıldı ve plânlara işlendi; aynı yıl Belediye Meclisi, arazinin Canlı Ağaç Müzesi (Arboretum) olması kararını verdi.
1999 yılında, Gölcük Depremi’nden sonra (başka yer yokmuş gibi) Çadır Kent olarak kullanıldı ve Ağaç Müzesi vasfını yitirdi. Giderek ihmal edildi, bir çeşit çöplüğe dönmesine göz yumuldu. Burasının Yalova’nın nefes alması bakımından çok önemli bir konumda olduğu göz ardı edildi.
2007 yılında, Belediye Meclisi kararıyla “Ağaç Müzesi” temalı park ve günü birlik tesis yapıldı.
2007 yılı Haziran ayında, plân değişikliğiyle araziye imar yolu açıldı ve aynı yılın Kasım ayında, arazi turizm yatırımlarına açıldı.
2010 yılı Aralık ayında, dönemin Belediye Başkanı: “Yalova Belediye Meclisi’nin, AKP, CHP ve DP’li üyelerinin oybirliğiyle, arboretum olarak bilinen alanın: yeşil alan ile Valilik ve Belediye binaları da dahil olmak üzere, kentteki resmî kurumların toplandığı alan olarak kullanılmasına karar verdiğini”, açıkladı.
Bu konuda dönemin Valisi Sayın Dursun Ali ŞAHİN’in ifadesi de basında yer aldığı şekliyle şöyleydi: “ Arboretumda yapılacak kamu binalarının tek merkezde toplanması şehircilik açısından daha uygundur. Yalova’nın her tarafı ağaç müzesi… Bir de Yalova’da iki tane arboretuma gerek var mı, bunu düşünmek lâzım.”
Elbette bu ifadelere katılmak mümkün değildir!
2012 yılı Mayıs ayında, arazi turizm tesisleri yapılması şartıyla, yap- işlet yöntemiyle satışa çıkarıldı; satıldı.
2015 yılı Ocak ayında, Yalova Valiliği, arazinin kamuya kalan yaklaşık 20 dönümlük bölümü İmam Hatip Lisesi Külliyesi yapılmak üzere bir vakıfla sözleşme imzaladı.
2015 yılın Eylül ayında, Yalova’nın en değerli yerlerinden biri olan eski Arboretum alanı, ilgili Bakanlık tarafından 1/25 000 ölçekli Çevre Düzeni Plânı değişikliği ile Özel Proje Alanı olması hükmü kaldırıldı ve “Konut Alanı” na çevrildi.
Bu duruma itirazlar var. Deniyor ki:
“Yalova ekonomisine katkı sağlamak, turizm yatırımlarını geliştirmek amacıyla yapılmış olan düzenlemenin değiştirilerek konut alanına çevrilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. İlimizin en gözde yerinin turizm tesis alanı haricinde değerlendirilmesi bu şehre yapılacak büyük bir ihanet olacaktır.”
İtirazlar genellikle, “Konut Alanı değil, Turizm Tesis Alanı olarak kullanılması”, yönünde…
İki şıktan biri, yani!
Bir bakıma, “ehven-i şer” durumu!
“Ehven-i Şer” ifadesinin aslı ”ehven-i şerreyn”, yani iki kötü olanın hafif olanı, şeklindedir.
Osmanlı’nın son zamanlarında hukuk alanında yazılmış en meşhur eser olan "Mecelle"de; "ehven-i şerreyn ihtiyar olunur" diye geçmiştir ki, başka ihtimal (alternatif) yoksa ve yapmak zorunda olduğumuz şeyler kötü şeylerse en hafifini seçmek mecburiyetindeyiz, demektir (Madde 29).
İki kötüden hafif olanının yapılabilmesi için, hayır olan ihtimal (alternatif) bulunmaması ve ikisinden birini mutlaka yapmak zorunda kalınması şartları vardır. Buna göre; şerlerin yanında bir de hayır varsa veya hayır olmasa bile şerlerin hiç birini yapmadan da olunabiliyorsa şerrin hafif olanı da yapılamaz.
Burada asıl düşünülmesi ve arzu edilmesi gereken, sözü geçen alanın, eski haliyle “Arboretum” olarak kullanılmasıdır.
Bu alanda, konut da, turistik tesis de, külliye de yanlış ve Yalova’nın geleceğinde önemli sorunlar doğurabilecek uygulama talepleridir.
Asla unutmayalım, “Ehven-i Şer, Şerlerin En Kötüsüdür.”
Son olarak aklıma takılanları da belirteyim:
Arboretum’ daki sorun, çöplük arazisinde olanlara benzemiyor mu?
Arboretum’ da yapılmak istenenler Yalova halkının yararına mı, değil mi?
Gelişmeler göz önüne alınarak hem Yalova Belediyesi’nin bir tazminat ile karşı karşıya kalmaması, hem de yeri satın alanların mağdur edilmemesi için bir formül arayışına girildi mi?
SEÇİMLER:
Seçimleri hızla yaklaşıyor. Herhangi bir partiye bağnazca körü kürüne oy vermek yerine, ülkenin içinde bulunduğu durumu iyi değerlendirerek oyunuzu kullanın. Hangi partiye oy verirseniz verin, parti yetkililerinin önceleri ve şimdi hangi sözleri söylediklerine ve uygulamalarına dikkat edin. Seçimlerde oy kullanmak bir vatandaşlık görevidir ve bu görevden asla kaçınmayın.
GÜNÜN SÖZÜ:
“Ülkemizin yakıcı gereksinimi, bilimin gösterdiği ve hayatın dayattığı ‘dik duruş’ta birleşmektir.”
ATATÜRK DİYOR Kİ:
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR. .. NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!..”
www.ahmetakyol.net
www.facebook.com/ahmet.akyol.1422