Allah kısmet etti, Türkiye’deki il merkezlerinin tamamını, ilçe merkezlerinin çok büyük bir kısmını, ören yerlerinin tamamına yakınını gördüm.
Bugün, herhangi bir ortamda, “ turizm “ denince aklıma çok güzel ve çok değişik yerler geliyor. Ama, çok sevmeme ve içinde yaşamama rağmen, aklıma hiçbir zaman Yalova gelmiyor.
Yalova’nın kendine özgü bir konumu var.
Bu konumun ne olduğu, artıları ve eksileriyle ortaya konmalı ve ona göre bir değerlendirme yapılmalıdır.
“ Yalova bir turizm kentidir” demekle, Yalova turistik bir yer olmaz.
Turizm ile uğraşmak için, önce turizme ilgi duymak, konuyla ilgili profesyonel olarak bilgilenmek ve bu bilgiyi görgü safhasına getirmek gerekir.
Bir örnek vermek gerekirse, turizm ile uğraşacak kişiler, önce Antalya- Çamyuvası’ndaki Doğal Yaşam Beldesi’ni görmeli, tesislerin sahibi ile konuşmalı, sonra da şapkalarını önlerine koyup uzun uzun düşünmelidirler.
Gidin görün, şaşıracaksınız. Suni mağaralar içine yapılmış salonlar ve barlar...Kapalı ve açık yüzme havuzları...At bakımı ve manej... Hiçbir kimyasal madde kullanılmadan üretilen besinler...Doğal yaşam alanları...Ağaçlar arasında müstakil devre tahsis evleri...Bio House... Öyle inanılmaz şeyler var ki...Doğayı sevdirmek için her şey yapılmış.
Burada, genç yaşlı herkese, şehrin o bitmez tükenmez sıkıntılarından kurtulup doğaya dönme olanağı tanınıyor. Benzerine dünyada çok az rastlanan bu turistik tesiste istediğiniz her şeyi doğaya hiçbir zarar vermeden yapabilirsiniz. Burası, bir çok hayvan türünün yaşadığı barınakları ve tarım üniteleriyle ekolojik zinciri bozmadan da üretken olunabileceğinin bir kanıtı gibi...
Doğal Yaşam Beldesi’nde, insanın ihtiyaçlarının yanı sıra doğanın ve hayvanların ihtiyaçları da unutulmamış. Kapısından suni gübre, ilâç ve hormonun girmediği beldede çok çeşitli hayvan var. Bu hayvanlar, bu tatil beldesinde serbestçe dolaşıyorlar.
Akdeniz’in mavi ve yeşiliyle beraber bizlere, çevreye hiçbir şekilde zarar vermeden doğanın bir parçası olma olanağı veren Doğal Yaşam Beldesi’ne gitmek, şehirden kaçmak için iyi bir gerekçe...
Çiftlikte üretilen tamamen doğal sebze, meyve ve hayvansal ürünler, çok değişik ve farklı bir ortamda sunuluyor.
Koca bir inek...Başını iki yana sallıyor...Canlı sanıyorsunuz ama değil. Memelerini sıkıyorsunuz, ayran akıyor. Başka bir yerde, kümese benzer bir alanda bir tavuk...Düğmeye basıyorsunuz, tavuk önce gıdaklıyor, sonra pişmiş bir yumurta yumurtluyor. Hayal gücüne bakar mısınız ?
Unutulan tüm lezzetlerin tamamen geleneksel yöntemlerle burada yaşatılması da damaklarımız için ayrı bir ziyafet...
Doğal Yaşam Beldesi’nin sunduğu güzellikler, büyükler için olduğu kadar, çocuklar için de çok keyifli...Pek çok hayvanla doğal ortamlarda tanışma olanağı kazanan küçükler, şehrin sıkıcı ve gürültücü ortamından çıkıp temiz hava alıp sağlıklı bir tatil geçiriyorlar.
Yalova, mevcut tesisleriyle, turistik bir cazibe merkezi değildir. Ancak, coğrafi konumu çok iyi değerlendirilerek ve gerekli tesis ve organizasyonlar yapılarak,Bursa-Kocaeli-İstanbul üçgeni içinde, bu üç kentin sağlık,dinlence ve eğlence yeri olabilir
Yeter ki, konuya ilgi duyulsun ve konunun önemi anlaşılsın.
Termal’den sağlık turizmi açısından yararlanmak ise AYRI ve ÖZEL bir konudur.
(Yukarıdaki yazıyı ilk kez 26 Ocak 1998’de, daha sonra 14 Mart 2003 tarihli Yalova gazetelerinde, 24 Ocak 2007 tarihinde de bu köşede yayımlamıştım. Arzu edenler eski yazılar içinde bulup okuyabilirler. Gördüğüm lüzum üzerine tek kelimesini değiştirmeden aynen yayımlıyorum.)
***
SEÇİMLER YAKLAŞIYOR
Seçim sathı mailine girdik. Kısacası, seçime doğru eğilmiş alanda yuvarlanmaya başladık. Mart 2014 yerel seçimlerinden bahsediyorum. Önümüzdeki günlerde aday adaylarından kimilerinin adaylıkları netleşecek. Kimileri seçim dışında kalacak. Olaya, “olan her şey hayırlıdır” açısından yaklaşmakta yarar var. Hangi partiden olursa olsun, adaylıkları kabul edilmeyen “Aday Adayları” nın, olayı kişiselleştirmeden aynı şevk ve heyecanla, parti merkezince tercih edilen “Aday”ı desteklemeleri gerektiğini düşünüyorum. Kanaatimce, Mart 2014 yerel seçimleri olağan bir yerel seçim boyutundan çok farklı geçecektir.. Bu seçimler, mevcut iktidar yandaşları ile iktidara karşı çıkanlar arasındaki bir mücadele şeklinde olacaktır ve seçimin yerel boyutu ikinci plânda kalacaktır.
***
DOKTOR
Hastanede muayeneye gittiniz, derdinizi anlatacak ve doktorunuzdan derdinize deva olmasını isteyeceksiniz. Sıranızı beklerken bakınıyorsunuz, bu arada gözünüze o bölümde çalışan doktorlar ilişiyor. Hemen hepsi boyalı ayakkabılı, ütülü pantolonlu ve tertemiz ütülü beyaz önlüklü…Bayan doktorlar da bakımlı ve beyaz önlüklü…Doktorlar zaten “Beyaz Önlüklü” diye bilinmez mi? “Beyaz Önlük”, hastaya olduğu kadar, mesleğe duyulan saygının gereği değil midir?
Sıra size geldiğinde muayene olmak için girdiğiniz odada doktora bakıyorsunuz, spor ayakkabılı, kot pantolonlu ve renkli tişörtlü…Sanki spor yaparken tesadüfen oraya gelmiş gibi…Herhalde öyle olmalı ki, odaya girdiğinizde oturduğu yerden kalkmak ve nezaketen bir “hoş geldiniz” demek zahmetine bile katlanmıyor.
Muayeneniz bittikten sonra, doktorunuz sizden bir şey istiyor ve “biz sizi tekrar çağırtacağız” diyor. İşleminizi yaptırıyor ve bekliyorsunuz. Aradan bir süre geçiyor, bekliyorsunuz, ne arayan var ne soran. Doktorun odasına giren çıkan ise belli değil. Sonunda dayanamıyorsunuz ve doktorun kapısının önünde doktoru bekliyorsunuz, doktor kapının önüne çıktığında, “Doktor Bey, beni ne zaman çağıracaksınız?” diye soruyorsunuz. Doktor Bey, yüzünüze şaşkınlıkla baktıktan sonra, yanında çalışan sekreterine soruyor, “Beyin ne işi vardı?”
Neyse içeri sizi alıyor ve tam bir dakika sonra sizin işiniz bitiyor. Demek beklemeseniz de olurmuş.
Sorum şu: Şimdi siz böyle bir muameleyle karşılaşmak ve bir daha bu doktora muayeneye gitmek ister misiniz?
***
VEFA NEDİR?
Mevlana Vefa’yı şöyle tanımlar:
“Vefa nedir, bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.”
Vefa, sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgi, dostluk ve bağlılıkta kararlılık anlamlarına gelir.
Vefa tam, mükemmel, içten, sağlam ve sarsılmaz kalp bağlılığıdır. Samimi inanan insan vefalıdır, sadıktır.
Önemle hatırlatırım: Vefa önemli bir duygudur ve toplumun Vefa’ya ihtiyacı vardır!..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahmet Akyol
Doğal Yaşam Beldesi / Seçimler Yaklaşıyor
Allah kısmet etti, Türkiye’deki il merkezlerinin tamamını, ilçe merkezlerinin çok büyük bir kısmını, ören yerlerinin tamamına yakınını gördüm.
Bugün, herhangi bir ortamda, “ turizm “ denince aklıma çok güzel ve çok değişik yerler geliyor. Ama, çok sevmeme ve içinde yaşamama rağmen, aklıma hiçbir zaman Yalova gelmiyor.
Yalova’nın kendine özgü bir konumu var.
Bu konumun ne olduğu, artıları ve eksileriyle ortaya konmalı ve ona göre bir değerlendirme yapılmalıdır.
“ Yalova bir turizm kentidir” demekle, Yalova turistik bir yer olmaz.
Turizm ile uğraşmak için, önce turizme ilgi duymak, konuyla ilgili profesyonel olarak bilgilenmek ve bu bilgiyi görgü safhasına getirmek gerekir.
Bir örnek vermek gerekirse, turizm ile uğraşacak kişiler, önce Antalya- Çamyuvası’ndaki Doğal Yaşam Beldesi’ni görmeli, tesislerin sahibi ile konuşmalı, sonra da şapkalarını önlerine koyup uzun uzun düşünmelidirler.
Gidin görün, şaşıracaksınız. Suni mağaralar içine yapılmış salonlar ve barlar...Kapalı ve açık yüzme havuzları...At bakımı ve manej... Hiçbir kimyasal madde kullanılmadan üretilen besinler...Doğal yaşam alanları...Ağaçlar arasında müstakil devre tahsis evleri...Bio House... Öyle inanılmaz şeyler var ki...Doğayı sevdirmek için her şey yapılmış.
Burada, genç yaşlı herkese, şehrin o bitmez tükenmez sıkıntılarından kurtulup doğaya dönme olanağı tanınıyor. Benzerine dünyada çok az rastlanan bu turistik tesiste istediğiniz her şeyi doğaya hiçbir zarar vermeden yapabilirsiniz. Burası, bir çok hayvan türünün yaşadığı barınakları ve tarım üniteleriyle ekolojik zinciri bozmadan da üretken olunabileceğinin bir kanıtı gibi...
Doğal Yaşam Beldesi’nde, insanın ihtiyaçlarının yanı sıra doğanın ve hayvanların ihtiyaçları da unutulmamış. Kapısından suni gübre, ilâç ve hormonun girmediği beldede çok çeşitli hayvan var. Bu hayvanlar, bu tatil beldesinde serbestçe dolaşıyorlar.
Akdeniz’in mavi ve yeşiliyle beraber bizlere, çevreye hiçbir şekilde zarar vermeden doğanın bir parçası olma olanağı veren Doğal Yaşam Beldesi’ne gitmek, şehirden kaçmak için iyi bir gerekçe...
Çiftlikte üretilen tamamen doğal sebze, meyve ve hayvansal ürünler, çok değişik ve farklı bir ortamda sunuluyor.
Koca bir inek...Başını iki yana sallıyor...Canlı sanıyorsunuz ama değil. Memelerini sıkıyorsunuz, ayran akıyor. Başka bir yerde, kümese benzer bir alanda bir tavuk...Düğmeye basıyorsunuz, tavuk önce gıdaklıyor, sonra pişmiş bir yumurta yumurtluyor. Hayal gücüne bakar mısınız ?
Unutulan tüm lezzetlerin tamamen geleneksel yöntemlerle burada yaşatılması da damaklarımız için ayrı bir ziyafet...
Doğal Yaşam Beldesi’nin sunduğu güzellikler, büyükler için olduğu kadar, çocuklar için de çok keyifli...Pek çok hayvanla doğal ortamlarda tanışma olanağı kazanan küçükler, şehrin sıkıcı ve gürültücü ortamından çıkıp temiz hava alıp sağlıklı bir tatil geçiriyorlar.
Yalova, mevcut tesisleriyle, turistik bir cazibe merkezi değildir. Ancak, coğrafi konumu çok iyi değerlendirilerek ve gerekli tesis ve organizasyonlar yapılarak,Bursa-Kocaeli-İstanbul üçgeni içinde, bu üç kentin sağlık,dinlence ve eğlence yeri olabilir
Yeter ki, konuya ilgi duyulsun ve konunun önemi anlaşılsın.
Termal’den sağlık turizmi açısından yararlanmak ise AYRI ve ÖZEL bir konudur.
(Yukarıdaki yazıyı ilk kez 26 Ocak 1998’de, daha sonra 14 Mart 2003 tarihli Yalova gazetelerinde, 24 Ocak 2007 tarihinde de bu köşede yayımlamıştım. Arzu edenler eski yazılar içinde bulup okuyabilirler. Gördüğüm lüzum üzerine tek kelimesini değiştirmeden aynen yayımlıyorum.)
***
SEÇİMLER YAKLAŞIYOR
Seçim sathı mailine girdik.
Kısacası, seçime doğru eğilmiş alanda yuvarlanmaya başladık.
Mart 2014 yerel seçimlerinden bahsediyorum.
Önümüzdeki günlerde aday adaylarından kimilerinin adaylıkları netleşecek.
Kimileri seçim dışında kalacak.
Olaya, “olan her şey hayırlıdır” açısından yaklaşmakta yarar var.
Hangi partiden olursa olsun, adaylıkları kabul edilmeyen “Aday Adayları” nın, olayı kişiselleştirmeden aynı şevk ve heyecanla, parti merkezince tercih edilen “Aday”ı desteklemeleri gerektiğini düşünüyorum.
Kanaatimce, Mart 2014 yerel seçimleri olağan bir yerel seçim boyutundan çok farklı geçecektir..
Bu seçimler, mevcut iktidar yandaşları ile iktidara karşı çıkanlar arasındaki bir mücadele şeklinde olacaktır ve seçimin yerel boyutu ikinci plânda kalacaktır.
***
DOKTOR
Hastanede muayeneye gittiniz, derdinizi anlatacak ve doktorunuzdan derdinize deva olmasını isteyeceksiniz.
Sıranızı beklerken bakınıyorsunuz, bu arada gözünüze o bölümde çalışan doktorlar ilişiyor. Hemen hepsi boyalı ayakkabılı, ütülü pantolonlu ve tertemiz ütülü beyaz önlüklü…Bayan doktorlar da bakımlı ve beyaz önlüklü…Doktorlar zaten “Beyaz Önlüklü” diye bilinmez mi? “Beyaz Önlük”, hastaya olduğu kadar, mesleğe duyulan saygının gereği değil midir?
Sıra size geldiğinde muayene olmak için girdiğiniz odada doktora bakıyorsunuz, spor ayakkabılı, kot pantolonlu ve renkli tişörtlü…Sanki spor yaparken tesadüfen oraya gelmiş gibi…Herhalde öyle olmalı ki, odaya girdiğinizde oturduğu yerden kalkmak ve nezaketen bir “hoş geldiniz” demek zahmetine bile katlanmıyor.
Muayeneniz bittikten sonra, doktorunuz sizden bir şey istiyor ve “biz sizi tekrar çağırtacağız” diyor. İşleminizi yaptırıyor ve bekliyorsunuz. Aradan bir süre geçiyor, bekliyorsunuz, ne arayan var ne soran. Doktorun odasına giren çıkan ise belli değil. Sonunda dayanamıyorsunuz ve doktorun kapısının önünde doktoru bekliyorsunuz, doktor kapının önüne çıktığında, “Doktor Bey, beni ne zaman çağıracaksınız?” diye soruyorsunuz. Doktor Bey, yüzünüze şaşkınlıkla baktıktan sonra, yanında çalışan sekreterine soruyor, “Beyin ne işi vardı?”
Neyse içeri sizi alıyor ve tam bir dakika sonra sizin işiniz bitiyor. Demek beklemeseniz de olurmuş.
Sorum şu: Şimdi siz böyle bir muameleyle karşılaşmak ve bir daha bu doktora muayeneye gitmek ister misiniz?
***
VEFA NEDİR?
Mevlana Vefa’yı şöyle tanımlar:
“Vefa nedir, bilir misin? Vefa arkanda bıraktığını, giderken yaktığını yabana atmamandır. Vefa; dostluğun asaletine, bir dua sonrası verilen sözlere, hayallere ihanet katmamandır. Vefa; ötelerin sonsuz mükafatı karşısında, cehennemi hafife almaman, ulvi güzellikleri dünyaya satmamandır.”
Vefa, sözünü yerine getirme, sözünde durma, sevgi, dostluk ve bağlılıkta kararlılık anlamlarına gelir.
Vefa tam, mükemmel, içten, sağlam ve sarsılmaz kalp bağlılığıdır. Samimi inanan insan vefalıdır, sadıktır.
Önemle hatırlatırım: Vefa önemli bir duygudur ve toplumun Vefa’ya ihtiyacı vardır!..
ATATÜRK DİYOR Kİ:
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…”
www.ahmetakyol.net
www.facebook.com/ahmet.akyol.1422