Geleneksel tanıma göre bir yapıtın anıt sayılabilmesi için genel ve yerel/ kentsel ölçekte önem taşıması gerekir.
Anıt, etkisini kentin bütününe ya da bir kesimine duyurabilmeli, bir yapıtın kısıtlı ölçeğini aşabilmelidir.
Elbette çağdaş dünyada anıt artık dar bir ölçekte düşünülemez.
Zamanında doğrudan anıt olması için yapılmamışsa da, belirli bir kültürün üstün ürünleri olan, sanatsal, tarihsel ya da toplumsal gerekçelerle korunması gerekli görülen her türlü yapı günümüzde anıt kapsamında düşünülmektedir.
Ankara’ da Anıtkabir,
İstanbul’ da Kızkulesi,
Brezilya’ da Rio de Janerio’ da İsa Heykeli,
New York’ ta Özgürlük Anıtı,
Fransa’ da Notre Dame Kilisesi birer anıttır.
Bir yapıtın anıt olabilmesi için göz önüne alınan temel ölçüt, onun tek başına ya da bir bütünün parçası olarak korunmaya değer görülmesidir.
Korunmaya değer olma ölçütü, önemli bir özelliği ortaya çıkarır.
Yeni yapılması düşünülen anıtlar: geçmişten geleceğe uzanabilmeli, her dönemde anlaşılabilir olmalı ve kalıcılığını sürdürebilmelidir.
Yapımı düşünülen anıtlarda: amacı ve işlevi yalnızca simgelemek, anımsatmak olan palyatif heykelsi kitlelere dönüşümden uzak kalınması gerektiği gerçeği asla göz ardı edilmemelidir.
Yapıt, camdan ya da fiberglas gibi malzemeden değil, uzun süre dayanacak malzemeden yapılmalı; yapımında kişisel beğeniler değil, toplum değerleri ön plâna alınmalı; anıtın yeri üzerinde çok düşünülmeli ve kısa bir süre sonra “yeri uygun değil” diye yerinin değiştirilmesine teşebbüs edilmemeli; “eskisini beğenmedik, yenisini yapalım” diye düşünmekten şiddetle kaçınılmalıdır.
Doğal olarak, kapalı bir alanda olabilecek obje/ heykelimsi kitle ile açık alanda her türlü etkiyi kolayca karşılayabilecek ( gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için düşünülen) anıtın yapımı arasında çok fark vardır.
Son bir not: Anıtlar, ülkenin tapu senetleridir ve hukuk açısından taşınmaz mal niteliğinde olup mevzuatın öngördüğü biçimde korunur. (T.C. Anayasası Madde 63; Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanun)
GÜNÜN SORUSU:
Trafiğe açık caddelerde yaya kaldırımlarının inşaat nedeniyle (aylarca) kapatılması suç değil midir?
***
ATATÜRK DİYOR Kİ:
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR! … NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Ahmet Akyol
Anıtlar Ve Önemi
Geleneksel tanıma göre bir yapıtın anıt sayılabilmesi için genel ve yerel/ kentsel ölçekte önem taşıması gerekir.
Anıt, etkisini kentin bütününe ya da bir kesimine duyurabilmeli, bir yapıtın kısıtlı ölçeğini aşabilmelidir.
Elbette çağdaş dünyada anıt artık dar bir ölçekte düşünülemez.
Zamanında doğrudan anıt olması için yapılmamışsa da, belirli bir kültürün üstün ürünleri olan, sanatsal, tarihsel ya da toplumsal gerekçelerle korunması gerekli görülen her türlü yapı günümüzde anıt kapsamında düşünülmektedir.
Ankara’ da Anıtkabir,
İstanbul’ da Kızkulesi,
Brezilya’ da Rio de Janerio’ da İsa Heykeli,
New York’ ta Özgürlük Anıtı,
Fransa’ da Notre Dame Kilisesi birer anıttır.
Bir yapıtın anıt olabilmesi için göz önüne alınan temel ölçüt, onun tek başına ya da bir bütünün parçası olarak korunmaya değer görülmesidir.
Korunmaya değer olma ölçütü, önemli bir özelliği ortaya çıkarır.
Yeni yapılması düşünülen anıtlar: geçmişten geleceğe uzanabilmeli, her dönemde anlaşılabilir olmalı ve kalıcılığını sürdürebilmelidir.
Yapımı düşünülen anıtlarda: amacı ve işlevi yalnızca simgelemek, anımsatmak olan palyatif heykelsi kitlelere dönüşümden uzak kalınması gerektiği gerçeği asla göz ardı edilmemelidir.
Yapıt, camdan ya da fiberglas gibi malzemeden değil, uzun süre dayanacak malzemeden yapılmalı; yapımında kişisel beğeniler değil, toplum değerleri ön plâna alınmalı; anıtın yeri üzerinde çok düşünülmeli ve kısa bir süre sonra “yeri uygun değil” diye yerinin değiştirilmesine teşebbüs edilmemeli; “eskisini beğenmedik, yenisini yapalım” diye düşünmekten şiddetle kaçınılmalıdır.
Doğal olarak, kapalı bir alanda olabilecek obje/ heykelimsi kitle ile açık alanda her türlü etkiyi kolayca karşılayabilecek ( gelecek kuşaklarca tarih boyunca anılması için düşünülen) anıtın yapımı arasında çok fark vardır.
Son bir not: Anıtlar, ülkenin tapu senetleridir ve hukuk açısından taşınmaz mal niteliğinde olup mevzuatın öngördüğü biçimde korunur. (T.C. Anayasası Madde 63; Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanun)
GÜNÜN SORUSU:
Trafiğe açık caddelerde yaya kaldırımlarının inşaat nedeniyle (aylarca) kapatılması suç değil midir?
***
ATATÜRK DİYOR Kİ:
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR! … NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…”
www.ahmetakyol.net