Yalova Meteoroloji İstasyon Müdürü Rıdvan Öztoprak , 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü nedeniyle yaptığı açıklamada küresel ısınmaya dikkat çekti. Öztoprak açıklamasında şunları söyleri: “Dünya’nın küres
Haber Giriş Tarihi: 23.03.2007 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
Yalova Meteoroloji İstasyon Müdürü Rıdvan Öztoprak , 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü nedeniyle yaptığı açıklamada küresel ısınmaya dikkat çekti.
Öztoprak açıklamasında şunları söyleri: “Dünya’nın küresel ısınma nedeniyle 10 yıl sonra geri dönülemez bir noktaya geleceğini geçtiğimiz ay, farklı ülkelerden bilim adamlarının ortak çalışması sonucu yayınladığı rapordan öğrenmiş, niyeyse gayet geçici bir hüzün yaşamıştık. Durumun ciddiyetini daha iyi kavrayabilmek açısından Johns Hopkins Üniversitesi Fizik Bölümü‘nden Dr. Can Kılıç‘ın yazısının, 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü nedeniyle okunmasını tavsiye ederim. Son birkaç yıldır adını giderek daha sıkça duymaya başladığımız küresel ısınma problemi aslında yeni bir teori değil, bilim adamlarının onlarca yıldır kamunun dikkatini yöneltmeye çalıştıkları bir tehlike. Üzücüdür ki bu problemin kabul edilmesi işlerine gelmeyen dünyanın önde gelen devletleri ve sanayi lobileri bugüne kadar kamunun bu konuda bilgi sahibi olmasını engellemeyi ve hatta bu tehlikeyi sadece az sayıda insanın inandığı, safsata niteliğinde bir teori gibi göstermeyi başarmışlardır. Bu bencilce ve öngörüşsüz oyunlar yüzünden ancak günümüzde, yumurta kapıya dayandığında, hatta belki de çok geç kalmış olduğumuz bir noktada başlıyoruz bu tehlike hakkında bilgilenmeye, çünkü artık iklimlerdeki değişme, ortalama sıcaklıklardaki artış ve kapının eşiğindeki kuraklık sinyalleri gözardı edilemeyecek hale gelmiştir. Geçtiğimiz sene içerisinde gerçekleşen bir başka yenilik de ABD’de kitlelere ulaşmayı başaran, Amerika’nın 2000 seçimlerindeki başkan adayı Al Gore tarafından hazırlanan “İşe Gelmeyen Gerçek: Küresel Uyarı” isimli filmin gösterime girmesi oldu. Her ne kadar Al Gore’un bu filmden politik bir fayda sağlama amacında olduğu iddia edilebilirse de ilk kez bu film sayesinde başta Amerikan halkı olmak üzere dünya toplumları tarafından problemin ulaşmış olduğu boyutu farketme olanağı doğmuş olması ve bu konuda acilen ciddi önlemler alınması gerektiğinin kamu tarafından anlaşılmaya başlanması pozitif gelişmelerdir. Bu noktada küresel ısınma problemini teknik olarak açıklamak yararlı olacaktır: Geçen bir yüzyıl içerisinde dünya nüfusunun 2 milyarın altında bir düzeyden 6.5 milyara ulaşması ve dünya çapındaki sanayileşme hareketi nedeniyle, atmosfere salınan ve en önemli örneği karbondioksit olan sera gazlarının konsantrasyonu tarihte hiç görülmemiş bir düzeyde artmıştır. Bu gazlar güneşten dünya yüzeyine ulaşan enerjinin giderek daha büyük bir kısmının atmosfer tarafından tutulmasına ve daha azının uzaya geri yansıtılmasına sebep olmaktadır. Bu da elbette küresel boyutta artan sıcaklıkları beraberinde getirmektedir.
Maalesef küresel ısınma problemi kendiliğinden hızlanan bir niteliktedir, sıcaklıkların artmasıyla birlikte dünyanın sürekli olarak kar ve buzla kaplı olan kutup bölgelerinde giderek daha fazla erime meydana gelmekte ve beyaz olduğu için güneş ışınlarını ayna gibi uzaya geri yansıtan bu buz kütlelerinin yok olmasıyla her geçen gün daha da çok güneş enerjisi yere ulaşmaktadır.Küresel ısınmanın doğuracağı sonuçlar çok ciddidir. Dünya üzerindeki ortalama sıcaklık artmakla kalmayacak, varolan iklim sistemleri büyük ölçüde değişecektir ki bu okyanus akıntılarını, yağış dağılımlarını ve rüzgar sistemlerini kapsamaktadır. Bu değişikliklerden ekosistem de büyük zarar görecek, karada ya da denizde olsun bölgelerindeki iklime uyum sağlamış bulunan sayısız bitki ve hayvan türü yok olacak ve doğanın dengesi geri döndürülemez biçimde bozulacaktır. Tüm bu korkutucu sonuçlar elbette insanlığı da çok zor durumlarda bırakacak, su sıkıntısı, tarım ve hayvancılığın zarar görmesinden dolayı kıtlık ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonominin alacağı darbe ile sefalet baş gösterecektir. Kutuplarda karasal buzların erimesi ve buradan çıkan suyun okyanuslara eklenmesiyle dünya çapında deniz seviyesinin metrelerce yükselmesi ve günümüzde milyonların yaşadığı tüm kıyı şehirlerinin büyük ölçüde su altında kalması söz konusudur. Bu korkunç senaryolar uzak bir gelecekte değil, bizim yaşam süremiz içerisinde gerçekleşecek ve eğer önü alınamazsa günümüzün genç kuşağı dünyanın çehresinin tanınmaz ölçüde değişmesini izlemek zorunda kalacak. Elbette bu ürkütücü sonuçlardan Türkiye de nasibini alacaktır, hatta Akdeniz kuşağı kuraklık tehlikesinin ilk olarak tehdit ettiği bölgelerden biridir ki maalesef bunun etkilerini bugünden hissetmekte olmamız problemin ne kadar ilerlemiş olduğuna dair çok endişe verici bir işarettir”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Öztoprak’tan “Küresel”Açıklama
Yalova Meteoroloji İstasyon Müdürü Rıdvan Öztoprak , 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü nedeniyle yaptığı açıklamada küresel ısınmaya dikkat çekti. Öztoprak açıklamasında şunları söyleri: “Dünya’nın küres
Yalova Meteoroloji İstasyon Müdürü Rıdvan Öztoprak , 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü nedeniyle yaptığı açıklamada küresel ısınmaya dikkat çekti.
Öztoprak açıklamasında şunları söyleri: “Dünya’nın küresel ısınma nedeniyle 10 yıl sonra geri dönülemez bir noktaya geleceğini geçtiğimiz ay, farklı ülkelerden bilim adamlarının ortak çalışması sonucu yayınladığı rapordan öğrenmiş, niyeyse gayet geçici bir hüzün yaşamıştık. Durumun ciddiyetini daha iyi kavrayabilmek açısından Johns Hopkins Üniversitesi Fizik Bölümü‘nden Dr. Can Kılıç‘ın yazısının, 23 Mart Dünya Meteoroloji Günü nedeniyle okunmasını tavsiye ederim. Son birkaç yıldır adını giderek daha sıkça duymaya başladığımız küresel ısınma problemi aslında yeni bir teori değil, bilim adamlarının onlarca yıldır kamunun dikkatini yöneltmeye çalıştıkları bir tehlike. Üzücüdür ki bu problemin kabul edilmesi işlerine gelmeyen dünyanın önde gelen devletleri ve sanayi lobileri bugüne kadar kamunun bu konuda bilgi sahibi olmasını engellemeyi ve hatta bu tehlikeyi sadece az sayıda insanın inandığı, safsata niteliğinde bir teori gibi göstermeyi başarmışlardır. Bu bencilce ve öngörüşsüz oyunlar yüzünden ancak günümüzde, yumurta kapıya dayandığında, hatta belki de çok geç kalmış olduğumuz bir noktada başlıyoruz bu tehlike hakkında bilgilenmeye, çünkü artık iklimlerdeki değişme, ortalama sıcaklıklardaki artış ve kapının eşiğindeki kuraklık sinyalleri gözardı edilemeyecek hale gelmiştir. Geçtiğimiz sene içerisinde gerçekleşen bir başka yenilik de ABD’de kitlelere ulaşmayı başaran, Amerika’nın 2000 seçimlerindeki başkan adayı Al Gore tarafından hazırlanan “İşe Gelmeyen Gerçek: Küresel Uyarı” isimli filmin gösterime girmesi oldu. Her ne kadar Al Gore’un bu filmden politik bir fayda sağlama amacında olduğu iddia edilebilirse de ilk kez bu film sayesinde başta Amerikan halkı olmak üzere dünya toplumları tarafından problemin ulaşmış olduğu boyutu farketme olanağı doğmuş olması ve bu konuda acilen ciddi önlemler alınması gerektiğinin kamu tarafından anlaşılmaya başlanması pozitif gelişmelerdir. Bu noktada küresel ısınma problemini teknik olarak açıklamak yararlı olacaktır: Geçen bir yüzyıl içerisinde dünya nüfusunun 2 milyarın altında bir düzeyden 6.5 milyara ulaşması ve dünya çapındaki sanayileşme hareketi nedeniyle, atmosfere salınan ve en önemli örneği karbondioksit olan sera gazlarının konsantrasyonu tarihte hiç görülmemiş bir düzeyde artmıştır. Bu gazlar güneşten dünya yüzeyine ulaşan enerjinin giderek daha büyük bir kısmının atmosfer tarafından tutulmasına ve daha azının uzaya geri yansıtılmasına sebep olmaktadır. Bu da elbette küresel boyutta artan sıcaklıkları beraberinde getirmektedir.
Maalesef küresel ısınma problemi kendiliğinden hızlanan bir niteliktedir, sıcaklıkların artmasıyla birlikte dünyanın sürekli olarak kar ve buzla kaplı olan kutup bölgelerinde giderek daha fazla erime meydana gelmekte ve beyaz olduğu için güneş ışınlarını ayna gibi uzaya geri yansıtan bu buz kütlelerinin yok olmasıyla her geçen gün daha da çok güneş enerjisi yere ulaşmaktadır.Küresel ısınmanın doğuracağı sonuçlar çok ciddidir. Dünya üzerindeki ortalama sıcaklık artmakla kalmayacak, varolan iklim sistemleri büyük ölçüde değişecektir ki bu okyanus akıntılarını, yağış dağılımlarını ve rüzgar sistemlerini kapsamaktadır. Bu değişikliklerden ekosistem de büyük zarar görecek, karada ya da denizde olsun bölgelerindeki iklime uyum sağlamış bulunan sayısız bitki ve hayvan türü yok olacak ve doğanın dengesi geri döndürülemez biçimde bozulacaktır. Tüm bu korkutucu sonuçlar elbette insanlığı da çok zor durumlarda bırakacak, su sıkıntısı, tarım ve hayvancılığın zarar görmesinden dolayı kıtlık ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde ekonominin alacağı darbe ile sefalet baş gösterecektir. Kutuplarda karasal buzların erimesi ve buradan çıkan suyun okyanuslara eklenmesiyle dünya çapında deniz seviyesinin metrelerce yükselmesi ve günümüzde milyonların yaşadığı tüm kıyı şehirlerinin büyük ölçüde su altında kalması söz konusudur. Bu korkunç senaryolar uzak bir gelecekte değil, bizim yaşam süremiz içerisinde gerçekleşecek ve eğer önü alınamazsa günümüzün genç kuşağı dünyanın çehresinin tanınmaz ölçüde değişmesini izlemek zorunda kalacak. Elbette bu ürkütücü sonuçlardan Türkiye de nasibini alacaktır, hatta Akdeniz kuşağı kuraklık tehlikesinin ilk olarak tehdit ettiği bölgelerden biridir ki maalesef bunun etkilerini bugünden hissetmekte olmamız problemin ne kadar ilerlemiş olduğuna dair çok endişe verici bir işarettir”
En Çok Okunan Haberler