Klâsik Osmanlı kışla mimarisi üslubunda yapılmış tarihî Kuleli Kışlası, İstanbul’ da Çengelköy’ de deniz kıyısındadır.
Haber Giriş Tarihi: 06.11.2017 15:32
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
Roma İmparatorluğu (Tarihte hiçbir zaman Bizans diye bir devlet olmamıştır) döneminde burada bir manastır bulunuyordu. Fatih Sultan Mehmet, 1453’te bölgeyi tümüyle ele geçirince, bu manastırda bir süre Yeniçeriler kaldılar.
Yavuz Sultan Selim döneminde (1512- 1520), manastır Bostancılara kışla olarak verildi. Kışla mevki “Bostancıbaşı Odaları” diye anılırken, çevresindeki güzel ve süslü bahçe de içindeki kuleden dolayı “Kule Bahçesi” ya da “Kuleli Bahçe” olarak tanınır oldu.
Kanuni Sultan Süleyman (1520- 1566), tahta geçince, Kule Bahçesi’nde yüksek bir kulesi bulunan dokuz katlı ve her katı fıskiyeli havuzlarla süslenen büyük bir kasır yaptırdı.
2’inci Mahmut (1808- 1839) döneminde, Yeniçeri Ocağı lağvedildikten sonra onun yerine kurulan Asâkir-i Mansure-i Muhammediye adlı orduya gerekli kışlayı sağlamak için, 1828 yılında, Bostancıbaşı Odaları Mevkii’nde, Kule Bahçesi’nde süvari birlikleri için ahşap, tek katlı bir kışla yapıldı ve yeni düzenlenen 1’inci Süvari Alayı bu kışlaya yerleştirildi.
Bu kışla, 1828- 1837 yılları arasında Süvari Kışlası, 1837- 1839 yılları arasında Tahaffuzhane (karantina merkezi) olarak kullanıldı.(Karadeniz’den İstanbul yönüne girişte kullanılan en büyük tahaffuzhane/ karantina merkezi, Anadolu Kavağı’ nın hemen kuzeyindeki küçük koyda askerî alan içindedir.)
Kışla, 1843’te yenilenerek onarıldı. Kışlaya su getirildi. Süvari Alayı buraya taşındı.
1844’te yanan kışla, 1845’te iki katlı olarak yeniden yapıldı. Mimarı ( Dolmabahçe Sarayı, Harbiye Kışlası, Dolmabahçe Cami, 2’inci Mahmut Türbesi gibi yapıların mimarı olan ) Garabed Amira Balyan… Yarı kâgir olan kışla, denize bakan ön yüzünde iki tarafta kuleler bulunması nedeniyle “Kuleli Kışlası” adını aldı.
Kışlanın cephesinde, (bir süre spor salonu olarak kullanılmış olan ) kışlaya bitişik ek bina, 1845’te Sultan Abdülmecit tarafından süvari askerleri için kapalı manej yeri olarak yaptırıldı.
“Kuleli Kışla”, 1854- 1856 yılları arasında Kırım Savaşı’nda Fransız ve İngiliz askerlerine tahsis edildi. Hem kışla, hem de hastane olarak kullanıldı.(Savaşta yaralanan ve tedavileri sırasında ölen müttefik askerleri kışlanın kuzeyindeki mezarlığa gömüldüğü için yakın zamana kadar bu mezarlığa İngiliz Mezarlığı deniliyordu.)
İngilizler, savaştan sonra, 1856’da çekilirken kışlayı yaktılar; yakılan kışla hemen onarıldı.
1859 yılında, Kafkasyalı Hüseyin Paşa tarafından tertiplenen ve Sultan Abdülmecit’i tahttan indirmek hedefini güden hareketin meydana çıkarılması üzerine, suçluların yargılanması Serasker Rıza Paşa tarafından Kuleli Kışlası’nda yapıldı.
Sultan Abdülaziz (hd: 1861-1876), 1862 yılında, kışlayı yeniden iki katlı ve tamamen kâgir olarak yaptırdı.
Kışla tekrar yanınca, 1863 yılında yeniden yapıldı ve 1863- 1872 arasında Süvari Kışlası olarak kullanıldı.
1872 yılında “İdadî-i Şâhâne”, Kuleli Kışlası’na alındı ve adı da “Kuleli Askerî İdadîsi/Lisesi” oldu.
Kuleli Kışlası, 1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşı sırasında askeri hastaneye dönüştürülünce, Kuleli Askerî İdadîsi Harbiye Mektebi’ne taşındı.
1879 yılında savaşın bitişiyle birlikte, Kuleli Askeri İdadisi, tekrar Kuleli Kışlası’na döndü.
1912 yılında Balkan Savaşı başlayınca, Kuleli Askerî İdadisi Beylerbeyi’ndeki Deniz Astsubay Okulu’nun yerine taşındı, Kuleli Kışlası hastaneye dönüştürüldü.
1913 yılında Balkan Savaşı sona erince Kuleli Askerî İdadîsi, Kuleli Kışlası’na döndü.
Kuleli Kışlası, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve 1919’a kadar Kuleli Askerî İdadîsi olarak kullanıldı.
Mondros Ateşkesi’ nden sonra İngilizlerin isteğiyle Kuleli Kışlası, 1919- 1923 arasında İngilizlerin zoru ile Ermeni yetim ve göçmenlerine tahsis edildi.
İngilizler, Lozan Barış görüşmelerinden sonra Kuleli Kışlasını boşaltınca, Kuleli Askerî İdadîsi, 6 Ekim 1923’te tekrar eski yuvasına döndü.
Kuleli Kışlası, bundan sonra 1941 yılına kadar Kuleli Askerî Lisesi olarak kullanıldıktan sonra 2’inci Dünya Savaşı başlayınca okul Konya’ ya taşındı ve kışla hastane olarak kullanıldı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Kuleli Askerî Lisesi 21 Ağustos 1947’de tekrar Kuleli Kışlası’na taşındı, eğitim ve öğretimine burada devam etmeye başladı.
15 Temmuz 2016 tarihindeki menfur(iğrenç/ tiksindirici) prematüre darbe görünümlü terör eyleminden sonra Kuleli Askerî Lisesi kapatılınca, kışlanın müze olarak kullanılmasına karar verildi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kuleli Kışlası
Klâsik Osmanlı kışla mimarisi üslubunda yapılmış tarihî Kuleli Kışlası, İstanbul’ da Çengelköy’ de deniz kıyısındadır.
Roma İmparatorluğu (Tarihte hiçbir zaman Bizans diye bir devlet olmamıştır) döneminde burada bir manastır bulunuyordu. Fatih Sultan Mehmet, 1453’te bölgeyi tümüyle ele geçirince, bu manastırda bir süre Yeniçeriler kaldılar.
Yavuz Sultan Selim döneminde (1512- 1520), manastır Bostancılara kışla olarak verildi. Kışla mevki “Bostancıbaşı Odaları” diye anılırken, çevresindeki güzel ve süslü bahçe de içindeki kuleden dolayı “Kule Bahçesi” ya da “Kuleli Bahçe” olarak tanınır oldu.
Kanuni Sultan Süleyman (1520- 1566), tahta geçince, Kule Bahçesi’nde yüksek bir kulesi bulunan dokuz katlı ve her katı fıskiyeli havuzlarla süslenen büyük bir kasır yaptırdı.
2’inci Mahmut (1808- 1839) döneminde, Yeniçeri Ocağı lağvedildikten sonra onun yerine kurulan Asâkir-i Mansure-i Muhammediye adlı orduya gerekli kışlayı sağlamak için, 1828 yılında, Bostancıbaşı Odaları Mevkii’nde, Kule Bahçesi’nde süvari birlikleri için ahşap, tek katlı bir kışla yapıldı ve yeni düzenlenen 1’inci Süvari Alayı bu kışlaya yerleştirildi.
Bu kışla, 1828- 1837 yılları arasında Süvari Kışlası, 1837- 1839 yılları arasında Tahaffuzhane (karantina merkezi) olarak kullanıldı.(Karadeniz’den İstanbul yönüne girişte kullanılan en büyük tahaffuzhane/ karantina merkezi, Anadolu Kavağı’ nın hemen kuzeyindeki küçük koyda askerî alan içindedir.)
Kışla, 1843’te yenilenerek onarıldı. Kışlaya su getirildi. Süvari Alayı buraya taşındı.
1844’te yanan kışla, 1845’te iki katlı olarak yeniden yapıldı. Mimarı ( Dolmabahçe Sarayı, Harbiye Kışlası, Dolmabahçe Cami, 2’inci Mahmut Türbesi gibi yapıların mimarı olan ) Garabed Amira Balyan… Yarı kâgir olan kışla, denize bakan ön yüzünde iki tarafta kuleler bulunması nedeniyle “Kuleli Kışlası” adını aldı.
Kışlanın cephesinde, (bir süre spor salonu olarak kullanılmış olan ) kışlaya bitişik ek bina, 1845’te Sultan Abdülmecit tarafından süvari askerleri için kapalı manej yeri olarak yaptırıldı.
“Kuleli Kışla”, 1854- 1856 yılları arasında Kırım Savaşı’nda Fransız ve İngiliz askerlerine tahsis edildi. Hem kışla, hem de hastane olarak kullanıldı.(Savaşta yaralanan ve tedavileri sırasında ölen müttefik askerleri kışlanın kuzeyindeki mezarlığa gömüldüğü için yakın zamana kadar bu mezarlığa İngiliz Mezarlığı deniliyordu.)
İngilizler, savaştan sonra, 1856’da çekilirken kışlayı yaktılar; yakılan kışla hemen onarıldı.
1859 yılında, Kafkasyalı Hüseyin Paşa tarafından tertiplenen ve Sultan Abdülmecit’i tahttan indirmek hedefini güden hareketin meydana çıkarılması üzerine, suçluların yargılanması Serasker Rıza Paşa tarafından Kuleli Kışlası’nda yapıldı.
Sultan Abdülaziz (hd: 1861-1876), 1862 yılında, kışlayı yeniden iki katlı ve tamamen kâgir olarak yaptırdı.
Kışla tekrar yanınca, 1863 yılında yeniden yapıldı ve 1863- 1872 arasında Süvari Kışlası olarak kullanıldı.
1872 yılında “İdadî-i Şâhâne”, Kuleli Kışlası’na alındı ve adı da “Kuleli Askerî İdadîsi/Lisesi” oldu.
Kuleli Kışlası, 1877- 1878 Osmanlı- Rus Savaşı sırasında askeri hastaneye dönüştürülünce, Kuleli Askerî İdadîsi Harbiye Mektebi’ne taşındı.
1879 yılında savaşın bitişiyle birlikte, Kuleli Askeri İdadisi, tekrar Kuleli Kışlası’na döndü.
1912 yılında Balkan Savaşı başlayınca, Kuleli Askerî İdadisi Beylerbeyi’ndeki Deniz Astsubay Okulu’nun yerine taşındı, Kuleli Kışlası hastaneye dönüştürüldü.
1913 yılında Balkan Savaşı sona erince Kuleli Askerî İdadîsi, Kuleli Kışlası’na döndü.
Kuleli Kışlası, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve 1919’a kadar Kuleli Askerî İdadîsi olarak kullanıldı.
Mondros Ateşkesi’ nden sonra İngilizlerin isteğiyle Kuleli Kışlası, 1919- 1923 arasında İngilizlerin zoru ile Ermeni yetim ve göçmenlerine tahsis edildi.
İngilizler, Lozan Barış görüşmelerinden sonra Kuleli Kışlasını boşaltınca, Kuleli Askerî İdadîsi, 6 Ekim 1923’te tekrar eski yuvasına döndü.
Kuleli Kışlası, bundan sonra 1941 yılına kadar Kuleli Askerî Lisesi olarak kullanıldıktan sonra 2’inci Dünya Savaşı başlayınca okul Konya’ ya taşındı ve kışla hastane olarak kullanıldı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Kuleli Askerî Lisesi 21 Ağustos 1947’de tekrar Kuleli Kışlası’na taşındı, eğitim ve öğretimine burada devam etmeye başladı.
15 Temmuz 2016 tarihindeki menfur(iğrenç/ tiksindirici) prematüre darbe görünümlü terör eyleminden sonra Kuleli Askerî Lisesi kapatılınca, kışlanın müze olarak kullanılmasına karar verildi.
Ahmet Akyol, Yalova, 5 Kasım 2017
En Çok Okunan Haberler