21 Mart Nevruz Bayramı ile ilgili olarak açıklamada bulunan İl Kültür ve Turizm İl Müdürü Cemal Ulusoy Bahar Bayramı olarak kutlanan Nevruz’un insanoğlunun bildiği en eski Bayramlardan biri olduğunu söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 20.03.2008 00:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
Kaynak:
Haber Merkezi
yalovamiz.com
Yaptığı açıklamada Ulusoy, “Orta Asya’dan Balkanlara kadar değişik Türk boylarının yaşadığı coğrafyada, insanların ateşe taptığı Şamanizm döneminden beri Bahar Bayramı olarak kutlanan Nevruz, insanoğlunun bildiği en eski Bayramlardan biridir. Nevruz, geceyle gündüzün eşit olduğu Rumi 9. Miladi 21 Mart günü, YENİ GÜN anlamıyla ismine uygun , barış , kardeşlik ve bolluk ifade eden bir Halk Bayramıdır.Kuzey yarım kürede yaşayan pek çok toplum bu yüzden 21 Mart’ı bütün varlıklar için uyanış ve yaradılış günü saymakta ve Bahar Bayramı olarak kutlamaktadır.Nevruz’la beraber; çiçek, böcek, kuş ve kuzu uyanışını tıpkı bir nevruz türküsü gibi coşkuyla yansıtır. Baharın müjdecisi çiçekler, kar altından kuşandığı güzelliğiyle çıkıp toprağı uyandırır. Nevruz günü, doğa güneşin yedi rengini kuşanır, insanlar umudun, birliğin, bolluğun, coşkunun ve kardeşliğin hikayelerini yazıp söylerler.Binlerce yıldan bu yana Avrasya bozkırlarında, vadilerinde, yaylalarında ve kentlerinde her 21 Mart’ta bu doğal yıl dönümü kutlanır. Nevruz’un bir başka simgesel yanı da cömert insan doğasının sürekliliğini yansıtmasıdır. Türk insanı bu doğasını önce özene bezene hazırladığı sofralarıyla sergiler, çünkü o inanır ki Tanrı kendisine sunduğu sonsuz nimetleri bu doğa üzerine yaymıştır. Bu yüzden bilirizki, Nevruz kültürünün sayısız geleneklerinden biri de bu bayramın ziyafet , sanat ve bolluk şöleni olmasıdır.
Göktürklerin Nevruz’u Ergenekon’dan kurtuluş günü olarak benimsediklerini biliyoruz. Nevruz, bazılarına göre de Hz.Hüseyin’in doğum günüdür. Kimilerine göre de Hz. Ali ve Hz.Fatma’nın evlendiği gündür. Nevruz’u batı’ya doğru taşıyan ve Tuna boylarında yaşatan Türkler olmuştur. Onun için hiçbir Türk boyu yoktur ki onda Nevruz bayramı en önemli günlerinden birini oluşturmasın.Adriyatik’ten Çin Seddine kadar Avrasya coğrafyasını simgeleyen kültür şifrelerinden ve insanoğlunun tanıdığı en köklü sivil coşkulardan biri olan Nevruz Bayramı, hala çağımıza efsaneler taşır ve kendini güncelleştirir. Türklerin yaşadığı her karış toprakta hala yaşamaya devam eden Nevruz’u güneyde biraz daha Akdeniz havasıyla kutlarken , Rumeli’de ise biraz daha Balkan dokusuyla kutlarız. Ama Nevruz hep aynı Nevruz’dur, öz hep aynı öz’dür. Değişen görenektir, değişen yerel birkaç renktir. Edirne’den Van’a bütün Anadolu’da kutlandığı gibi Çin egemenliği altındaki Uygur Türk’leri arasında da canlılığını koruyan Nevruz’un bir önemli boyutu da, insanlar arasındaki kardeşlik bağlarını kuvvetlendirmesidir. Azerbaycan’da Nevruz, yaradılışın tekrar yaşanmasını temsil eder.
Türkmenistan’da Nevruz’da salıncaklara binenlerin günahları dökülür, Kazakistan’da Nevruz ulusun ulu günü veya ulus günü adıyla yüceltilen bir şölendir. Özbeklerde ise biz Türklerde olduğu gibi yakılan ateşin üstünden atlayarak günahlardan arınma geleneğidir. Kırgızistan’da ise Nevruz bahara giriş bayramı olarak kutlanır. Nevruz’un anlamlı bir işlevi de Sovyet dönemi boyunca görülmüştür. Bu süreçte Nevruz, farklı etnik unsurlar haline getirilip birbirinden koparılmak istenen Türk toplulukları arasında iletişim köprüsü oluşturmuştur. Türkçe’nin farklı lehçelerini konuşan topluluklar, Nevruz sayesinde aralarında köken birliği olduğunun bilincine varmışlardır. Bugün; Orta Asya’dan Balkanlara,Tüm Türk Dünyasında insanın doğayla kurduğu derin ilişkiye, her şeyden çok ihtiyaç duyduğumuz hoşgörüye, birlik ve beraberliğe, dostluğa, kardeşliğe, sevgiye, bolluk ve berekete vesile olan,Nevruz Bayramınızı kutlar nice mutlu nevruzlar dilerim.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ulusoy’dan Nevruz Açıklaması
21 Mart Nevruz Bayramı ile ilgili olarak açıklamada bulunan İl Kültür ve Turizm İl Müdürü Cemal Ulusoy Bahar Bayramı olarak kutlanan Nevruz’un insanoğlunun bildiği en eski Bayramlardan biri olduğunu söyledi.
Yaptığı açıklamada Ulusoy, “Orta Asya’dan Balkanlara kadar değişik Türk boylarının yaşadığı coğrafyada, insanların ateşe taptığı Şamanizm döneminden beri Bahar Bayramı olarak kutlanan Nevruz, insanoğlunun bildiği en eski Bayramlardan biridir. Nevruz, geceyle gündüzün eşit olduğu Rumi 9. Miladi 21 Mart günü, YENİ GÜN anlamıyla ismine uygun , barış , kardeşlik ve bolluk ifade eden bir Halk Bayramıdır.Kuzey yarım kürede yaşayan pek çok toplum bu yüzden 21 Mart’ı bütün varlıklar için uyanış ve yaradılış günü saymakta ve Bahar Bayramı olarak kutlamaktadır.Nevruz’la beraber; çiçek, böcek, kuş ve kuzu uyanışını tıpkı bir nevruz türküsü gibi coşkuyla yansıtır. Baharın müjdecisi çiçekler, kar altından kuşandığı güzelliğiyle çıkıp toprağı uyandırır. Nevruz günü, doğa güneşin yedi rengini kuşanır, insanlar umudun, birliğin, bolluğun, coşkunun ve kardeşliğin hikayelerini yazıp söylerler.Binlerce yıldan bu yana Avrasya bozkırlarında, vadilerinde, yaylalarında ve kentlerinde her 21 Mart’ta bu doğal yıl dönümü kutlanır. Nevruz’un bir başka simgesel yanı da cömert insan doğasının sürekliliğini yansıtmasıdır. Türk insanı bu doğasını önce özene bezene hazırladığı sofralarıyla sergiler, çünkü o inanır ki Tanrı kendisine sunduğu sonsuz nimetleri bu doğa üzerine yaymıştır. Bu yüzden bilirizki, Nevruz kültürünün sayısız geleneklerinden biri de bu bayramın ziyafet , sanat ve bolluk şöleni olmasıdır.
Göktürklerin Nevruz’u Ergenekon’dan kurtuluş günü olarak benimsediklerini biliyoruz. Nevruz, bazılarına göre de Hz.Hüseyin’in doğum günüdür. Kimilerine göre de Hz. Ali ve Hz.Fatma’nın evlendiği gündür. Nevruz’u batı’ya doğru taşıyan ve Tuna boylarında yaşatan Türkler olmuştur. Onun için hiçbir Türk boyu yoktur ki onda Nevruz bayramı en önemli günlerinden birini oluşturmasın.Adriyatik’ten Çin Seddine kadar Avrasya coğrafyasını simgeleyen kültür şifrelerinden ve insanoğlunun tanıdığı en köklü sivil coşkulardan biri olan Nevruz Bayramı, hala çağımıza efsaneler taşır ve kendini güncelleştirir. Türklerin yaşadığı her karış toprakta hala yaşamaya devam eden Nevruz’u güneyde biraz daha Akdeniz havasıyla kutlarken , Rumeli’de ise biraz daha Balkan dokusuyla kutlarız. Ama Nevruz hep aynı Nevruz’dur, öz hep aynı öz’dür. Değişen görenektir, değişen yerel birkaç renktir. Edirne’den Van’a bütün Anadolu’da kutlandığı gibi Çin egemenliği altındaki Uygur Türk’leri arasında da canlılığını koruyan Nevruz’un bir önemli boyutu da, insanlar arasındaki kardeşlik bağlarını kuvvetlendirmesidir. Azerbaycan’da Nevruz, yaradılışın tekrar yaşanmasını temsil eder.
Türkmenistan’da Nevruz’da salıncaklara binenlerin günahları dökülür, Kazakistan’da Nevruz ulusun ulu günü veya ulus günü adıyla yüceltilen bir şölendir. Özbeklerde ise biz Türklerde olduğu gibi yakılan ateşin üstünden atlayarak günahlardan arınma geleneğidir. Kırgızistan’da ise Nevruz bahara giriş bayramı olarak kutlanır. Nevruz’un anlamlı bir işlevi de Sovyet dönemi boyunca görülmüştür. Bu süreçte Nevruz, farklı etnik unsurlar haline getirilip birbirinden koparılmak istenen Türk toplulukları arasında iletişim köprüsü oluşturmuştur. Türkçe’nin farklı lehçelerini konuşan topluluklar, Nevruz sayesinde aralarında köken birliği olduğunun bilincine varmışlardır. Bugün; Orta Asya’dan Balkanlara,Tüm Türk Dünyasında insanın doğayla kurduğu derin ilişkiye, her şeyden çok ihtiyaç duyduğumuz hoşgörüye, birlik ve beraberliğe, dostluğa, kardeşliğe, sevgiye, bolluk ve berekete vesile olan,Nevruz Bayramınızı kutlar nice mutlu nevruzlar dilerim.
En Çok Okunan Haberler