Renkler, "Yasal Gecekondulaştırma Anlayışı Hakim"

İnşaat Mühendisleri Odası Yalova Temsilciliği Yönetim Kurulu Adına Mahmut Renkler 17 Ağustos Marmara Depremi nedeniyle bir açıklama yaparak kentteki yapılaşma anlayışını eleştirdi.

Haber Giriş Tarihi: 01.01.1970 02:00
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.1970 02:00
yalovamiz.com

Renkler, "Yalova'da yasallaştırılmış gecekondulardan şehir yaratma anlayışı hüküm sürmektedir" dedi. Renkler yaptığı yazılı açıklamada, "Dünyada depremden en çok etkilenen ülkeler arasında olan ülkemizde 1. derece deprem kuşağında olması nedeni ile kentimiz bu etkilenmeden pay almaktadır. Ülkemiz de 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi sonrasında önlem niyeti ile 'yapı denetimi' düzenlemeleri adı altında bazı girişimler yapılmışsa da söz konusu yasa ülke gerçeklerinden ve uygulamalarından uzak olduğu için; çarpık, uygulanması zor ve kamusal denetim alanı ticarileşmiş bir durum ortaya çıkmıştır. Pratikte, yasa kapsamında mesleki denetim ve belgelendirme görevleri olan TMMOB bağlı odalarını dışlayan, meslek odalarının önerilerine kapılarını kapatan bir yaklaşım egemen olmuştur. Oda mesleki denetimini ortadan kaldırmayı amaçlayan bu yasa ile, sahte mühendis ve mimarların türemesinin, standartlara uygun olmayan niteliksiz mühendislik hizmetleri verilmesinin yolu açılmıştır. Gerek Ülke gerekse kentimizde halen; Yasallaştırılmış gecekondulardan şehir yaratma anlayışı hüküm sürmektedir. Doğanın boşaltım sistemleri olan dere yatakları, heyelanlı alanlar, pervasız bir şekilde imara açılmış ve açılmaya devam edilmektedir. İlgili Bakanlığın çıkarmış olduğu Tip İmar Yönetmeliğine uymayan belediyeler çoğunluktadır. Kentsel dönüşüm projeleri halen gerçek amacına uygun yapılmamaktadır. Ülkemiz deprem anı ve sonrası enkaz kaldırmada önemli adımlar atmış, ancak insan hayatını can ve mal güvenliğini teminat altına alacak deprem öncesi önlemlerde, uygulamalarda halen başarısızdır. Bilgi toplumu olmanın gereği, deprem öncesi önlemler almak, denetlemek, yasal sorumluluk getirmek, çıkacak yasa ve yönetmeliklere esas olmalıdır. Bu nedenle, mühendislik eğitiminden başlayıp taşeron fırsatçılığına kadar uzanan sürecin kararnameler ile düzeltilemeyeceği anlaşılmalıdır. Etikten uzaklaşmış bir mühendislik eğitimi ile başlayan ve depreme kadar devam eden, kontrol sözcüğünün sadece kağıtlarda kaldığı, herkesin 'ben yaptım oldu' mantığı ile davrandığı, kimsenin gerçekte sorumlu olmadığı bu yapı sürecinin ciddi olarak tüm boyutları ile tartışılması, sorumlulukların paylaşılması ve üstlenilmesi gerekliliğini duyan bir etik ve teknik anlayışa ihtiyaç vardır. Bir devletin en temel görevinin yurttaşları için sağlıklı, güvenli ve çevreye dost yaşam alanları ve yapılar üretmek olduğunun anlaşılması adına 17 Ağustos`un unutulmayacak, yeniden yaşanmaması için sürekli hatırlanacak, yapılanların ve yapılmayanların sorgulanacağı bir gün olması gerekmektedir" dedi.