Bekler, " Vatandaşına protesto için tencere -tava çalan komşularını ihbar etmeye çağıran zihniyet kadına yönelik şiddetin önlenmesi için komşulara bir duyarlılık çağrısı yapmamıştır" dedi. Baro Başkanı Cevdet Bekler Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla yayınladığı mesajında şu sözlere yer verdi; "Bugün 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü.Kadına yönelik şiddetle mücadelede sınıfta kalmış durumdayız.Gün geçmiyor ki bir kadına yönelik şiddet haberiyle karşılaşmayalım .Kadınlara sokakta , evde ,kamusal alanlarda erkekler şiddet uygulamaya devam ediyor .Vatandaşına protesto için tencere -tava çalan komşularını ihbar etmeye çağıran zihniyet kadına yönelik şiddetin önlenmesi için komşulara bir duyarlılık çağrısı yapmamıştır.Oysa biliyoruz ki kadına yönelik erkek şiddeti çoğunlukla evlerde yaşanıyor, çocuklar şiddet ortamında büyümek zorunda bırakılıyor, komşularda ise kadına yönelik şiddete aile içi mesele biz karışmayalım düşüncesi hala hakim.Kadına yönelik şiddet, yaygın bir boşanma nedeni iken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı'nın boşanma davalarında eşlerin 4 seans birlikte terapiye gitmelerinin zorunlu tutulmasına yönelik çalışmalar yaptığı basında yer almıştır.Böyle bir çalışmanın yasalaşması halinde eşinin şiddetine maruz kalmış kadının kendisine şiddet uygulayan ile terapiye gitme zorunluluğu kadının can güvenliğini tehlikeye sokacağı gibi boşanmayı zorlaştırmak gayesiyle yapılacak böyle bir düzenleme devletin özel hayata aşırı müdahalesi olacaktır.Türk Ceza Kanunu’nda cinsel suçların evli kadına karşı işlenmesi durumunda takibinin kadının şikayetine bağlı olmaması, şiddetin eşe ve çocuklara karşı uygulanmasının ve şiddetin çocuk yanında uygulanmasının ağırlaştırıcı neden olması gibi önemli başlıklarda değişiklik yapılması kadına yönelik şiddetin önlenmesinde olumlu adımlar olacaktır.Toplumsal yaşamda hoşgörü kültürünün arttırılması , düşünce açıklamalarının şiddetle bastırılmaması , devletin sosyal devlet ilkesi uyarınca vatandaşlarına insan onuruna uygun düşecek asgari maddi yaşam koşullarını sağlaması kadına yönelik şiddetle mücadelede kadının öncelikle birey olduğundan hareketle çözümler aranması sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır.Tüm dünya devletlerinin kadına yönelik şiddetle mücadelede daha aktif mücadele yöntemleri geliştirmesini dileriz"