Çamerya: Bizim Yunanistan dediğimiz Helen Cumhuriyeti’nin (Yunanca Ellas yada Eliniki Dimokratia) kuzey- batısında, Adriyatik Denizi kıyısında, Arnavutluk- Yunanistan arasında yer alan, yaklaşık 10 000 km2 yüz ölçüme sahip bir bölgedir. “Güney Epir” olarak da bilinir.
Bu verimli ve stratejik önemi yüksek topraklarda, tarih boyunca çoğunluk olarak hep Arnavutlar yaşamıştı.
Arnavutlar, Avrupa’nın en eski otokton halkı (bir yere başka bir yerden göç etmeyen, yerli- yerleşik halk) olan antik Illryalıların ve Pelasgların torunlarıdır.
Illryalılar arasında “Arber/Arben” adlı önemli bir kabile bulunuyordu. “Arben” adı zamanla tüm Arnavutların adı haline geldi. Romalılar, Arben kelimesini “Arvanit” olarak kendi dillerine uyarladılar. Türkler ise “Arvanit” kelimesini “Arnavut” olarak telaffuz ettiler ve bu telaffuz günümüze kadar ulaştı. Doğu ve Batı dillerinde genellikle “Albanie” kullanılır.
Örneğin, bizim Arnavut dediğimiz cumhuriyetin adı “Republika e Shqıperise” dır.
Arnavutluk’ta Arnavutlar, “Arnavut” kelimesini bilmezler ve kendilerine “Shqiptar” derler.
“Shqiptar”, Arnavutça’da “Kartalın Oğlu” anlamına gelir.
Arnavutların ataları olan İllyrialılar, M.Ö. 1000’lerden beri Balkan Yarımadası’nın batısında yaşıyorlardı. Komşu halklarla ilişkiye geçmelerine rağmen, etnik kimliklerini ve dillerini korudular ve zamanla bölgede bağımsız krallıklar kurdular.
XIV. yüzyılın ikinci yarısında, Roma etkisinden kurtulan Katolik Arnavut prensliklerinin birbirleriyle çekişmelerinden yararlanarak bazı kentleri ele geçiren Venediklilerin ardından, Osmanlılar da Arnavut topraklarına girdiler ve prenslikleri vergiye bağlamayı başardılar. 1501’de de Arnavutluk’un fethi tamamlandı.
Osmanlıların fethiyle birlikte binlerce Arnavut İtalya’ya göç ederken, başta toprak sahipleri olmak üzere birçoğu Müslümanlığı seçti. Müslümanlık Arnavutlar arasında giderek yaygınlaştı. Osmanlı eğitim kuruluşlarında öğrenim gören Müslüman Arnavutlar ordu ve yönetimde yüksek konumlar elde ettiler. Ne var ki, Arnavutların ulusal bilinci hiçbir zaman yok olmadı, bunun içindir ki Arnavutlar her fırsatta bağımsızlıkları için ayaklandılar.
1908 Osmanlı nüfus sayımına göre Çamerya’nın nüfusu 73 000 kişiydi. Bunların % 92’si Arnavutlardan oluşuyordu, geriye kalanlar ise Grekler, Ulahlar ve Romanlardı.
Çamerya’da yaşayan Arnavutlara “Çam Arnavutları”, “Çamidesler” (Arnavutça Çame) deniyordu. Çamidesler’in yaklaşık % 50’si Müslüman, % 50’si Ortodoks Hristiyandı.
Arnavutlar, Balkan Savaşı sonrasında, 28 Kasım 1912’de Avlonya’da bağımsızlıklarını ilân ettiler.
Londra’da, Balkan üyelerinin katıldığı bir konferans toplandı. Sonuçta Aralık 1912’de Arnavutluk’un bağımsızlığı tanındı. Ama Arnavutların çoğunlukta olduğu Kosova, Sırbistan’a bırakıldı.
Yunanistan sınırı ise 1913’te uluslararası bir komisyon tarafından belirlendi.
17 Aralık 1913 tarihli Floransa Protokolü ile Güney Arnavutluk (Kuzey EPİR), Arnavutluk’a bırakılırken, Yanya’dan Preveze’ye kadar olan alanı kapsayan Çamerya (Güney EPİR), Yunanistan’a verildi.
Yunan yönetimi, Çamerya’yı yani Güney Epir'i sınırlarına kattığı andan itibaren, burada bulunan Çamidesleri ya da Çamlık Müslümanları olarak adlandırılan Çamerya Arnavutlarını ortadan kaldırmaya veya asimile etmeye yöneldi.
İlk etapta, çeşitli bahanelerle Çamerya Arnavutlarının önde gelenlerinden 72 kişiyi tutukladı, sonra da bunları Yanya’ya götürme bahanesiyle katletti.
Bir kısım Çameryalı Müslüman Arnavut da, çeşitli bahanelerle Girit Adası’na sürüldü.
Birinci Dünya Savaşı’nda bölgede çok büyük karışıklıklar yaşandı. Bu arada Müslüman Arnavutlar Yunan yönetimi tarafından bölgeyi terk etmeye zorlandı. Bu dönemde pek çok Müslüman Arnavut’un Hristiyanlığa geçtiği tahmin edilirken, önemli sayıda Müslüman Arnavut da Türkiye’ye göçmek zorunda kaldı. Arnavutlardan boşalan yerlere ise Helenler (Yunanlılar) yerleştiriliyordu.
Birinci Dünya Savaşı sonunda 1918 Paris Kongresi’nde, Yunanistan, Kuzey Epir’ i Arnavutluk’tan istedi. Bu isteği kabul görmedi.
Birinci Dünya Savaşı ve Türk Kurtuluş Savaşı’ndan sonra, Yeni Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan arasında “Ahali Mübadelesi” yapılmasına karar verildi.
Yunan Hükûmeti, Lozan Antlaşması'nın bir ön çalışması olarak imzalanan "Türk ve Rum Ahalinin Değişimine İlişkin Sözleşme ve Protokol" ü kapsamına Çamerya Arnavutlarını da dahil edip, Türkiye’ye göndermek istedi.
Ancak, Çamerya Arnavutları buna direndiler ve bu uygulamayı 1913 Anlaşması'na atıfta bulunarak reddettiler.
Milletler Cemiyeti (BM) Karma Komisyonu ise "Arnavut Müslümanların, özellikle Güney Epir bölgesindekilerin zorunlu nüfus değişiminden muaf tutulmalarını" kararlaştırmıştı. Tüm bu direnişlere ve hukuki aykırılıklara rağmen, Yunan makamları on binlerce Çam'ı baskı ile Türkiye'ye gönderdiler, mülklerini müsadere ettiler ve yerlerine Anadolu'dan gelen Rumları yerleştirdiler.
Arnavutluk Hükûmeti, Yunanistan'ın uluslararası hukuka aykırı bu uygulamaları karşısında Milletler Cemiyeti'ne başvurdu.
Ancak, Milletler Cemiyeti'nin girişimlerine rağmen Yunan makamları Müslüman Arnavutları göçe zorlamaya devam etti.
Yanya, Preveze, Louros, Konitza, Philiyiades, Çamerya, Kastoria bölgesinde yüzyıllardır yaşayan Arnavutlar Türkiye'ye göçe zorlandı.
Kısaca, bölgeyi ele geçirmesinden itibaren Yunanistan'ın politikası, Müslüman Arnavutları göç ve katliamlarla bertaraf etmek, Ortodoks Arnavutları da Yunanlılaştırmak oldu.
Çamerya'da kalabilen Arnavut nüfusun durumu, 1936'da loannis Metaxas Hükûmeti'nin iktidara gelmesiyle daha da kötüleşti.
Demografik yapıyı değiştirmek amacıyla bölgeye Yunanlılar yerleştirildi; Arnavutların yaşadıkları yer isimleri Yunanca olarak değiştirildi; tutuklamalar, sınır dışı etmeler, mal müsadereleri ile bir zulüm politikası izlendi. Arnavutların, ana dilleri olan Arnavutçayı toplum içinde konuşmaları yasaklandı.
1940 yılında patlak veren Yunanistan- İtalya Savaşı’nda Çamerya Arnavut erkekleri, Yunan hükûmeti tarafından enterne edildi.
Çamerya Arnavutları lideri Davut Hoca, Yunan polisi tarafından öldürüldü.
Ekim 1940’ta Çamerya üzerinden Yunanistan’a saldıran İtalyan birlikleri Yunan General Aleksandros Papagos komutasındaki Yunan ordusu tarafından kısa sürede püskürtüldü.
Ama Nisan 1941’de Bulgaristan ve Yugoslavya üzerinden saldırıya geçen Alman birlikleri, hızla bütün Yunanistan’ı işgal etti.
Almanların dayatmaya çalıştığı kukla hükûmetlere karşı, halk arasında gelişen pasif direniş, çok geçmeden gerilla eylemleriyle etkili bir mücadeleye dönüştü.
Bu mücadelede öne çıkan başlıca örgütler komünistlerin önderliğindeki EAM- ELAS ile General Napoleon Zervas’ın kurduğu milliyetçi eğilimli EDES’ ti.
EDES’ in Helence yani Yunanca tam adı Ellinikos Dimokratikos Eythnikos Stratos ( Ulusal Demokratik Yunan Ordusu)’ dur. General Zervas komutasında ve İngilizlerin desteğiyle kurulan bu milliyetçi örgüt, başlangıçta krallık yönetimine karşı çıkan liberal bir örgüttü. Almanlara ve İtalyanlara karşı girişilen birçok eylemde ELAS’ la işbirliği yaptı ama daha sonra giderek sağa kaydı ve ELAS’la arasındaki ilişki silâhlı mücadeleye döndü.
EDES’ in lideri General Zervas’ ın hedefinde sadece Alman ve İtalyanlar yoktu; etnik unsurlar da Zervas’ ın hedefiydi.
General Zervas, etnik temizliğe Çamerya’ daki Müslüman Arnavutlardan başladı.
Önce, Çamerya’daki Müslüman Arnavutlardan ele geçen genç erkekler, askere alınma bahanesiyle Midilli, Sakız adaları ile Korinthos’taki çalışma kamplarına gönderildi.
27 Haziran 1944 günü, Paramiti kasabasında 1 400 Çameryalı Arnavut öldürüldü. Bunu diğerleri takip etti.
1945 yılı Mart ayına kadar süren etnik temizlik sırasında Gumenika, Margelik, Parga ve Filat kasabaları da Paramiti’nin kaderini paylaştı.
Bu saldırılar sırasında 2 900 erkek, 214 kadın ve 96 çocuk öldürüldü.
745 kadın tecavüze uğradı, 76 kadın kaçırıldı, küçük çocuklar kılıçtan geçirildi.
68 köy yerle bir edildi, 5800 ev ve ibadet mekânları yakılıp yok edildi.
Bu uygulamalara ek olarak, 25 000 civarında Çamerya Arnavutu, süngü zoruyla Arnavutluk’a göçe zorlandı.
Yunanistan’da, 2’ nci Dünya Savaşı sonlarına doğru iç savaş çıktı. İngilizlerin de açık desteğini alan EAM- ELAS, General Zervas komutasındaki EDES’ i kısa sürede yenerek devre dışı bıraktı.
Bu arada, olan Çamerya Arnavutlarına olmuştu.
2’ nci Dünya Savaşı sonunda Almanya ve İtalya yenilince Yunanistan, Arnavutluk’un güneyini ( Kuzey Epir) bölgesini işgal etti.
Ancak, Yunanistan’da iç savaşının ikinci aşaması çıkınca, Arnavutlar, Kuzey Epir’i Yunanlılardan geri aldılar.
Fakat Yunanistan, Güney Arnavutluk (Kuzey Epir) üzerindeki emellerinden hiç vazgeçmedi. Yunanistan için Kuzey Epir, Megalo İdea’ nın bir parçasıdır. Yunanistan, Güney Arnavutluk’ta (Kuzey Epir)’de yaşayan Ortodoks Arnavutların Yunanlı olduğunu iddia etmektedir.
Çamerya bölgesinde yaşanan acı olaylar nedeniyle, Yunanistan ile Arnavutluk arasındaki gerginlik hiç bitmedi.
Arnavutluk, konuyla ilgili olarak resmi düzeyde daha yoğun girişimlere başladı.
Haziran 1989 yılında Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Süreci Kopenhag İnsani Boyut Toplantısı'nda Arnavut Heyeti, Yunanistan'daki Arnavutların durumunu gündeme getirdi.
2’ nci Dünya Savaşı sırasında veya daha sonraki çeşitli olaylarda Arnavutluk’a sığınan binlerce Arnavut, 1991 yılında, ”Vatansever Çamerya Derneği” ni kurdu. Aynı yıl, Çameryalı Arnavutlar, Yunanistan’daki kendi topraklarına kitler halinde göç etmeye kalkınca, Yunan hükûmeti Arnavut göçmenlerin tamamını sınır dışı etti.
1991 yılına, Yunanistan’da kaygıyla karşılanan bir olay yaşandı: Yugoslavya’nın Makedonya cumhuriyetinde bağımsızlık için referandum yapıldı.
Yunanistan, kendi topraklarındaki azınlıkların bağımsızlık isteklerinden korkuyordu. Bu nedenle, Yunanistan’daki Türkler, Makedonlar ve Arnavutlar üzerindeki baskı ve asimilasyon eylemlerini hiçbir zaman azaltmadı, aksine giderek tırmandırdı.
Yunanistan Başbakanı Konstantin Mitsotakis, 1992 yılı Mayıs ayında, Arnavutluk’u ziyaret ettiğinde, Tiran’da yaptığı bir konuşmada, Çamerya Arnavutlarının İtalyan ve Alman işgalcilerle işbirliği yaptığını, buna göre savaş suçlusu olduklarını ve Yunan yasalarına göre cezalandırıldıklarını, dolayısıyla Yunanistan’a dönmelerine izin verilmeyeceğini, söyledi.
Belgeler ise, Çameryalı Arnavutların işgalcilerle ve onların işbirlikçileriyle işbirliğinin aksine, onlardan oldukça zarar gördüklerini ortaya koymaktadır ama Yunanistan bu duruma gözlerini kapatmıştır.
Arnavutluk Halk Meclisi, 30 Haziran 1994 tarihli toplantısında, Çamerya Arnavutları' na karşı, Yunan aşırı milliyetçileri tarafından gerçekleştirilen soykırım hareketinin başlangıcı olan "27 Haziran" tarihinin, "Soykırım Günü" olarak ilân edilmesine ilişkin kanun tasarısını oy birliği ile kabul etti.
Çamerya Soykırımı, Ocak 1995’te, Lahey’de Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Örgütü Dördüncü Genel Kurulu’nda gündeme getirildi. 20- 26 Ocak 1995’teki genel kurulda:
“Çamerya halkının yeniden yurtlarına dönmesi ve vatandaşlık haklarının geri verilmesi, Çamerya halkının mülklerinin iade edilme hakkının verilmesi, uluslararası anlaşmalardan doğan haklarının tanınması, bunun için Yunanistan’ın, Çamerya sorunun tarihi gerçekleri kabul etmesi, hak ve özgürlükler için ciddi adımlar atması” kararı alındı.
Ne var ki, Yunanistan, Çamerya Soykırımı’nı kabule ve tarihiyle yüzleşmeye yanaşmıyor.
Yunanistan, soykırımı kabul etmediği gibi, Arnavutluk ve Türkiye gibi ülkelere giden Çamerya Müslüman Arnavutlarının geri dönmelerine izin vermiyor; mal varlıklarını iadeye ise hiç yanaşmıyor.
Tarihi gelişmeleri izleyen herkes, Ortodoks olmayan her vatandaşına kuşkuyla yaklaşan Yunanistan’ın Çamerya sorununu çözmek yerine, üzerini örtmeye çalıştığını görür.
Yunanistan bugün, Avrupa Birliği tam üyesidir.
Ne var ki, Yunanistan, takip ettiği politikayla, farklı dini ve etnik kökenden gelen vatandaşlarına uyguladığı ayrımcı ve baskıcı politikayla, 1993’te yapılan AB zirvesinde saptanan Kopenhag kriterlerinden oldukça uzaktadır.
Demokratik hak, imkân ve zeminin bütün kurumlarıyla teminat altına alındığı yapı; insan hakları ve azınlık haklarına saygı Yunanistan’da güvenilirliğini tamamen yitirmiştir.
Yunanistan’da “Türk Düşmanlığı” olduğunu biliyoruz.
Ama unutmayalım, Yunanistan’da bir de Arnavut düşmanlığı (Albanophobia) var.
Yunanlılar, Güney Arnavutluk’taki “Kuzey Epir” i hiç akıllarından çıkarmadılar;
Çeşitli nedenlerle Çamerya’yı terk etmiş Çameryalı Müslüman ya da Hristiyan Arnavut da, Çamerya’yı asla unutmadı, unutmaya niyetleri de yok!
SON SÖZ:
Çamerya Arnavutları, uluslararası camiadan, Yunanistan’ın “Çamerya Soykırımı” nı kabul etmesini, Çameryalıların atalarının topraklarını ziyaret etmelerine izin vermesini, ellerinden alınan topraklardaki meşru haklarının kabul edilmesini sağlamak için üzerine düşen görevi yapmasını beklemektedir.
Türkiye’ye düşen görev ise, ülkesinde yaşayan Arnavutların hatırına, Çamerya’da olanları dünya kamuoyuyla paylaşmak ve o günleri unutturmamaktır!