Türkiye Kamu Sen Yalova İl Başkanlığı’nın organize ettiği sivil toplum örgütlerinden de katılımın olduğu ’Bayrağa Sahip Çık’ yürüyüşünde Yalovalılar genci yaşlısı, engellisi ile bayrağa sahip çıkmak için yürüdü.Cumhuriyet Meydanı’ndan hareketle Kamu Sen Yalova İl Temsilcisi Mustafa Deviren ve yönetim kurulu üyeleri ile birlikte yürüyen vatandaşlar, “Bayrak bizim en kutsal değerlerimizden birisi. Sonuna kadar bayrağımıza sahip çıkacağız. Al bayrağımızda binlerce şehidin kanı var” diye konuştular.Bayraklarla birlikte yürüyen vatandaşlar Cumhuriyet Caddesi’nden hareketle İstanbul Caddesi’nden devam ederek tekrar başlangıç noktasına geldiler. Yürüyüş güzergahı boyunca cadde kenarında duran vatandaşlar da alkışlarla yürüyüşe destek verdiler.’ Bayrağa Sahip Çık’ yürüyüşünde vatandaşlar, zaman zaman ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene’, ‘Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez’ sloganları eşliğinde yürüdüler.Yürüyüş sonunda basın açıklaması yapan Kamu –Sen Yalova İl Başkanı Mustafa Deviren, “PKK’lı teröristler Diyarbakır’ın Lice ilçesindeki 2.Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda asılı bulunan Türk Bayrağını indirmişlerdir. Askeri bölgenin içine girip bayrağımızı indiren hainlere güvenlik güçlerimiz herhangi bir müdahalede bulunmamışlardır. Bayrak bir milletin bağımsızlığının sembolü, tarihinin hatırasıdır. Bayrağın değeri yapıldığı kumaşla değil, dalgalanması için ödenen bedelle ölçülür. Türk Bayrağı dışında rengini, milletinin kanından almış başka bir bayrak yoktur. Askeri olarak bayrak ve sancağına hakaret edilmesine göz yummak, en büyük milli şerefsizlik olarak kabul edilmiş, tarihte bayrağa hakaret padişaha ve devlete hakaret suçu ile aynı derecede tutulmuştur. Bayrağın kutsallığı, savaş meydanında en yüksek derecesini bulur, bayrağı yere düşürmemek için en yüksek rütbeli askerlerin dahi en küçük bir tereddüt göstermeden şehitliği göze aldıkları görülürdü. Zira bayrağın düşmesi, mağlubiyetle eşdeğerdir. Malazgirt’te, Kosova’da, Mohaç’ta Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da bayrak yere düşmesin diye nice yiğitler canlarını seve seve vermişlerdir. 1984 yılından beri PKK terör örgütünün eli kanlı canileri, bayrağımızı indirmesinler, ülkemizi bölmesinler diye kuş uçmaz kervan geçmez dağlardaki karakollarda on binlerce evladımız toprağa düştüler ve bu kutsal bayrağı şimdiki nesillere, bugünkü iktidara selametle teslim ettiler. Biz, bayrak denince Ulubatlı Hasan’ı biliriz; kınalı kuzularımızı biliriz. Kurtuluş Savaşı’nda ‘ölürsem kefenim olur’ diyerek göğsünde bayrak taşıyan kahramanlarımızı biliriz. ’Bayrak inmez, ezan dinmez’ diye şehit olan yavrularımıza ağlarız. Bu millet, tarihin var olduğu günden bugüne değin kendisini, varlığını ve bağımsızlığını sembolleştirdiği ve kutsal bildiği bayrağı dalgalansın diye sayısız şehit vermiş, kan dökmüştür. Siyasi iktidarın yıllardır ‘Analar ağlamasın’ palavrası ile devleti değersizleştirme, şehitlik, gazilik, bağımsızlık gibi kavramları milletimizin dimağından söküp atma, teröristle aleni, gizli pazarlık yapmak suretiyle, devletimizin varlığına kast edenlere itibar kazandırma politikası, sonunda bayrağımızın indirilmesi noktasına kadar gelmiştir.Bu durum AKP’nin iktidara geldiği dönemlerde dile getirdiği ‘sindire sindire kabul ettirme’ stratejisinin terör örgütüne karşı mağlubiyeti kabul ettirme aşamasıdır. Kutsal Türk Bayrağını dahi seçim malzemesi yaparak milli değerlerimiz üzerinden siyasi rant elde etme peşinde koşan AKP iktidarı, bugün bayrağımızın yerlere atılmasının tek müsebbibidir. Bugün gördük ki bayrak, reklam filmleriyle değil, kararlılıkla sarsılmaz bir iradeyle korunuyor. Bugün gördük ki bayrağı yükseklerde tutmak için söz vermek değil, can vermek gerekiyor. Devletin bayrağı, azdırılan, semirtilen, şımartılan, sırtı sıvazlanan terörist çapulcuların ayaklanma provası ile vatanı korumakla görevli askeri birliğe girilerek indirilmiştir. Askeri gözetleme kulesi darmadağın edilmiştir. Açılım sürecinde gelinen noktada tek bir silahlı kuvvetler mensubu bu menfur saldırıya cevap verememiştir. Teröristler askeri birliğimizden zafer işaretleri ile inlerine dönerken, milletimizin yüreğine kan damlamıştır. Gelinen durumun şerefi Başbakan’a bakanlarına hükümetin ve iktidar partisinin tüm yöneticilerine, Genel Kurmay Başkanına, açılım düzeni içinde yer alan başta malum sendikacılar ve onların üyeleri ile olan biteni görmezden gelip iktidara güç ve kuvvet sağlamaya devam eden kişilere aittir. Rengini sayısız şehidimizin kanından alan, varlığımızın ve bağımsızlığımızın sembolü bayrağımıza yapılan bu saldırıyı lanetliyor, bu rezalete seyirci kalan tüm kişi, kurum ve kuruluşları kınıyoruz. Ne Mutlu Türk’üm Diyene! “