Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tükenmez Kalem Gibi

Yazının Giriş Tarihi: 22.01.2022 12:52
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.01.2022 12:52

Tükenen bir kalem var; biz bu kaleme “Tükenmez Kalem” diyoruz! Tükenen bir şeye, neden tükenmez diyoruz, anlamış değilim! Günümüzde pek çok şey, işte bu tükenen kaleme ‘tükenmez kalem’ dendiği kadar YALAN!

Amerikalı akademisyen ve yazar Ralph Keyes, “Hakikat Sonrası Çağ- Günümüz Dünyasında Yalancılık ve Aldatma “adını verdiği kitabında çok anlamlı tespitlerde bulunuyor. Bizlere günümüzün siyaset ve toplumsal düzenini anlama konusunda birer anahtar veriyor.

Hakikatin yerini inanılabilirliğin aldığını muhteşem bir şekilde açıklıyor:

“Yalan söyleyen birisi çekinmenin, utancın ve endişenin yükünü taşır. Oysa hakikat ötesilik insanların kendilerini yalan söylüyor olarak hissetmedikleri etik bir alacakaranlık bölge ya da alternatif bir etik sağlar.”

Yalan söylemeye karşı tavrımız hoşgörüye dönüştü; yalan geçer akçe olmaya başladı.

Yalan ve aldatma gündelik hayatta toplumsal refleksler haline geldi.

Birinin yalan söylediğini bile bile onu onaylıyoruz.

Kamuoyunu gerçeklerden çok kanaat ve duygular belirlemeye başladı.

Filmler ve televizyon dizilerinin senaryoları sürekli olarak yalan söyleme üzerine kuruluyor.  Yanılıyor muyum? Yalanlar ve yalancılar popüler bir edebiyat konusu…

Sinop’ ta doğan ünlü filozof Diyojen’in( M.Ö.412- M.Ö.323), elinde fenerle dolaşırken ne aradığını soranlara,

”İnsan arıyorum, insan” dediğini, okulda kitaplarda okumuştuk.

Esasen bu basit söylemde çok şey gizlidir.

Diyojen’ in arayışı bir bakıma günümüzde de sürüyor.

Sözünü tutan, tutamadığından dolayı özür dileyen ve gereğini yapan, başarıyı tek başına üstlenme kurnazlığı göstermeyen, başarısızlığı başkasına fatura etmeyen, gerekirse istifayı erdem bilen, kendi istikbalini her şeyin üstünde görmeyen, vb. niteliklerdeki kişisel bütünlüğünü tamamlamış insanların azlığı dikkati çekiyor.

Biraz ikiyüzlü değil miyiz?

Yalancılığın yaygın olması karşısında dehşete düşerken, kendi yalanlarımıza bahane arıyoruz.

Burada çok önemli bir konu daha var.

Sık sık yalan söyleyen biri, kendisine söylenen hiçbir şeye inanmaz.

Bugünkü sorunumuz, yalan söyleyen kimi siyasetçiler değil. Bugün sorun, yalanların bir can simidi olmaktan çıkmasıdır. Önceden bazı siyasetçiler su boylarını geçip de çaresiz kaldıklarında yalana sarılırlardı. Bugün ise, yalanlardan yaptıkları gemilere tüm siyasî varlıklarını yüklüyorlar.

Gerçekleri yalanlar karşısında yeniden üstün kılmak için bugün çok daha zeki ve donanımlı olmamız gerekiyor. Açık Toplum Enstitüsü’nün 2018’de yayınladığı bir araştırmaya göre Türkiye kamuoyu, 35 Avrupa ülkesi arasında, yalan habere karşı-Makedonya’dan sonra-en savunmasız ikinci toplum. Araştırmacılara göre bunun temel nedeni, medya okuryazarlığı eksikliği. Yani neyin gerçek neyin zırva olduğunun tespit etme eğitimi.

Eleştirel düşüncenin önündeki engellerden biri de doğrulama sapmasına bulaşmaktır. Eğer bilginizi tek bir kaynaktan alıyorsanız haber kaynaklarınızı çeşitlendirmenin zamanı gelmiş demektir.

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.