Tabiatta her şey dengededir. Bu dengeyi bozan maalesef biz insanoğluyuz. Bir şeyi yapmanın yada elde etmenin ille de bir bozucu, yok edici, dengeyi bozucu maliyeti olmamalıdır. Bir güzel olana erişmek için bir şeylerin bozulmasına neden olunmamalıdır.  Doğaya zarar vermenin maliyeti torunlarımızdan çıkacaktır. Aslında maliyet azalışı gibi görünen doğayı dikkate almadan yapılan üretim, insan sağlığından götürdükleri ile bize onlarca katı sağlık maliyeti ve insan hayatı kaybı şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Yalova ili özelinde köşe yazımda bu denge üzerine tamamıyla kişisel düşüncelerimi paylaşacağım. Bu düşüncelerim de beni bağlayacaktır doğal olarak. Gündemdeki konulara köşe yazarlığı kimliğim ile dokunuş yapacağım. Tarım yaşamın olmazsa olmazı. Sanayi de gelişmenin sonucu her gelişen ülkenin erişmek istediği alan. Tarım ile sanayi uyum halinde olmalıdır. Birini diğerine tercih edemeyeceğimiz gibi ikame de edemeyiz. Üstünlük yada öncelik söz konusu olamaz. Sanayi alanı elde etmek adına tarım alanları azaltılmamalıdır. Hele hele verimli toprakların üzerine fabrikalar inşa edilmesi bence cinayettir. Çünkü verimsiz alanda fabrika yapabilirsiniz ama tarım alanı olabilecek toprağın elde edilmesi yüzyılları bulabilmektedir. Bu cinayette kimin ne oranda katkısı ve sorumluluğu varsa gelecek nesillere hesabını veremez. Stratejik alanlar bile olsa bu durum aynıdır. Stratejik ürün için yatırım yapmak isteyenlerin eğer kendi alanları varsa yeni alanlara açılmak yerine kendi mülklerini değerlendirmeleri gerekir. Ülkeye katkı yapılmak isteniyorsa ticari işletmelerin kar-maliyet sarmalında her şeyi kendilerine yontmamalarını kişisel olarak tavsiye ederim… Kamuoyu her şeyi çok iyi değerlendirir ve görür. Çok şey söylenir ve yazılır, lakin gök kubbede kalan hoş seda yıllar boyu unutulmaz.

Tarımın, üretimin, köylünün önceliğinin ve öneminin daha iyi algılanması ve alınacak kararlarda bu kıstasları her zaman göz önünde bulundurulması gereken zaman diliminde ve sorumluluğundayız. Herkes bu sorumluluğu hissetmelidir. Elbette sanayi de olmalıdır, tarım da, turizm de, eğitim de. Tüm sektörlerin birbiri ile uyumlu ve ahenkle , birbirine destek olacak yaklaşımı ve eşgüdümü sağlamak o şehrin sorumluluğundadır. Yalova bu yönüyle bakıldığında butik bir kent ama şartlar bu uyumla hepsinin de olmasını zorunlu kılıyor. Üniversite bitirmiş gençlerimiz diğer şehirlere çalışmak için gidiyorlarsa ve beyin göçü veriyorsak üzerinde durup onlarca kez düşünmemiz lazım. İstemezük mantığı, az olsun benim olsun yaklaşımı ile bir yere varılamaz. Boş tarım arazilerinin olmasına gönlümüz nasıl elvermiyorsa kurumsal yapılarını tamamlamış ve tahsisleri olmuş  OSB’lerin de önüne  engeller çıkartılmamalıdır. Yalova bacasız sanayi ile uyumlu şekilde ekonomik gelişimine devam edebilme kabiliyetine sahiptir. Dengeli ve uyumlu yaklaşımla inanıyorum ki ilimiz stratejik konumunu daha iyi kullanacaktır. Kimse ilimizin havasına, suyuna,toprağına zarar gelebilecek sonuçları doğuracak herhangi bir kararı onaylamaz. Gelişmeleri ve gündemi yakından takip ediyoruz. Şehrimizdeki tarım alanı-sanayi alanı dengesinin bozulmaması için de elimizden geleni yapma kararlılık ve azmindeyiz. Hele hele küçücük bir virüsün tüm dünyayı etkilediği ortamda,  herkes sağlığın ne denli önemli olduğunun bilincinde…

Başka bir yazımda buluşana kadar kalın sağlıcakla…