Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Kıssadan Hisseler

Yazının Giriş Tarihi: 30.05.2022 09:27
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.05.2022 09:27

Bu gün, herhangi bir konuyu ele almak yerine “Kıssadan Hisseler”  şeklinde bir derleme yapmaya karar verdim.

Hikâye bu ya… Halinden yoksul olduğu anlaşılan bir adam, deniz kenarında balık avlıyordu. Tesadüfen oradan geçmekte olan ülkenin hükümdarı, bu gariban adamla ilgilendi ve ona;

“Ben burada iken oltana ne takılırsa onun ağırlığınca altın vereceğim” dedi.

Biraz sonra oltaya ortası delik bir kemik takıldı.

Basit, hafif bir kemikti bu…

Hükümdar, balıkçıya,

“ Ne yapalım, şansın bu kadar. Oltaya ağır bir şey takılmadı” diyerek balıkçıyı saraya götürdü.

Adamlarına, balıkçıya, elindeki kemiğin ağırlığınca altın verilmesini emretti.

Kemiği terazisinin bir kefesine koydular, öbür kefesine de altın koymaya başladılar.

Beş, on, yirmi, elli, diye altınları doldurdular ama kemik yerinden oynamadı.

Görünüşte dört beş altını zor tartar göründüğü halde onlarca altını koydular, kemik bana mısın, demedi.

Altını doldurmaya devam ettiler, terazinin kefesi doldu taştı ama kemik yerinden bile oynamadı.

Bunda bir sır olduğu açıktı.

Bir bilgeyi çağırıp bu sırrın e olduğunu sordular.

Bilge kişi, kemiği eline alıp kısa bir incelemeden sonra,

“Bu kemik açgözlü bir adamın göz çukurudur. Siz bunu tartmak için bütün hazineyi koysanız yine yerinden oynamaz. Çünkü doymaz. Ama bir avuç toprak bunu doyurur” dedi.

Bunun üzerine bir avuç toprak alıp terazinin kefesine koydular, gerçekten de kemik hemen yukarı kalkıverdi.

***

Aylaklıktan, başıbozukluktan usanan, bunun çıkar yol olmadığını anlayıp doğru yola gelmeye karar veren mirasyedi bir adam, ülkenin en bilge kişisine çıkıp; doğruluktan ayrılmadan, dürüstçe yaşamak için kendisine bir yol gösteresini istemiş.

Bilge kişi, adama ağzına kadar dolu bir fıçı zeytinyağı vermiş.

Bunun tek bir damlasını bile dökmeden şehrin bir ucundan diğer ucuna götürmesini, bir damla dahi döktüğü takdirde hemen orada boynunun vurulacağını söylemiş.

Yanına da kontrol için yalın kılıç iki gözcü vermiş.

Adam fıçıyı bilge kişinin istediğine uygun şekilde, bütün gücünü, dikkat ve zekâsını kullanarak bir damla bile dökmeden şehrin bir başından öbürüne götürmüş.

Sonra geri dönüp tekrar bilge kişinin huzuruna çıkmış.

Verilen görevi eksiksiz yerine getirdiğini söylemiş.

Bilge kişi, adam sormuş,

“Şehirde ne gördün, neye şahit oldun?”

O gün şehirde Pazar kurulmuştur ve her yer iğne atılsa yere düşmeyecek kadar kalabalıktır. Buna rağmen adam,

“Efendimiz, ucunda can kaygısı da bulunduğundan fıçıdaki yağı dökmemek için öylesine bir dikkat içindeydim ki, bir an bile gözümü fıçıdan ayırıp çevreye bakmadım. Bu nedenle ne kimseyi gördüm, ne de olaya şahit oldum” demiş.

Bilge kişi de bu dersten sonra ona şu tavsiyede bulunmuş,

“İşte, yaptığın her işte, sana verilen her vazifede böyle dikkatli olur, kendini işe verirsen, hiçbir zaman doğru yoldan ayrılmazsın.”

Bu günlük de bu kadar.

Gününüz aydınlık ve esenlik dolu olsun.

NE MUTLU TÜRK’ ÜM DİYENE!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.