Medeniyetin şaşmaz ölçüsü, insana verilen değerdir. İnsana verilen değer arttıkça, içinde yaşanılan kent, sağlıklı kent olur. Bir kentin sağlıklı olup olmadığına karar vermek için, örneğin:

Havasının temizliğine, trafik düzenine, yaya kaldırımlarının işgal edilip edilmediğine, engellilerin yaşantısını kolaylaştıran önlemlere, bakın. Ortaya çıkan manzara, medeniyetin ölçüsüdür.

 Yaya geçitlerine yaklaşan araçlar, yayalara yol vermiyorsa, hatta hızını bile azaltmıyorsa, yaya geçitlerinde araçlar indi- bindi yapabiliyorsa, yaya geçitlerinde uygun uyarı işaretleri yoksa, yaya geçitleri yol ortasındaki refüj ile kesiliyor ve bu durum engelli vatandaşlar ile yaşlıların geçidi kullanmasına izin vermiyorsa sağlıklı bir kentte yaşadığınıza ve o kentte insana en üst düzeyde değer verildiğine inanır mısınız?

Devam edelim:

Yaya kaldırımları yayalar içindir; bisikletler, motosikletler, elektrikli bisikletler için değil!

Bu araçların yaya kaldırımını kullanması suç değil midir? Yaşlı insanlar, her an arkadan gelebilecek bir bisikletlinin ya da motosikletin çarpmasından ürkerek yürümek zorunda mıdır?

Yalova’nın ana caddelerinde zaman zaman yaya kaldırımlarının yayalara kapatıldığı görülüyor.

Bakın Trafik Kanunu’nun 13 ncü Maddesinde ne yazıyor: “ Şehir içi karayolu kenarında çeşitli tesislerin yapımı süresince; kaldırımlarda tünel, tünel aydınlatılması ve benzerlerini yaparak güvenli geçiş sağlamak ve yaya yollarını trafiğe açık bulundurmak zorundadırlar. Bu çalışmalar sırasında meydana getirilen tehlikeli durum ve engeller bütün sorumluluk, bunları yaratan kişilere ait olmak üzere zabıtaca kaldırılır, yapılan masraflar sorumlulara ödetilir.”

Eveleyip gevelemenin, lâfı dolandırmanın anlamı yok!

Genel kaidedir, “KURAL VARSA, UYGULANIR!”

Hiç kimse, ister inşaat nedeniyle, isterse dükkânının önüne malını çıkaran esnaf olsun, keyfi ve yasalara aykırı olarak kaldırımları işgal edemez; işgal edenler hakkında sadece kanunun gösterdiği şekilde gereken yapılır.

Kaldırımlar yayalar içindir diyoruz ama pek çok dükkânın ya da mağazanın önünde masalar var, dükkân sahipleri burada komşularıyla oturup sohbet ediyor.

Bu durum uygun mudur?

Hadi sohbeti bırakalım, bazı kafeler sadece kaldırıma değil, sokağa yerleştirdikleri masalarla müşterilerine hizmet ediyor; bazen araçlar geçecek yer bulamıyor.

Bu konuyu ısrarla tekrar tekrar yazıyorum. Bütün yerleşim merkezlerinde yaygın bir yaya kaldırım ağının bulunması, bu kaldırımların sadece yayalara ait olması,  yayaların temel hakkıdır.

Ben, sağlıklı bir kentte yaşadığıma inanmak istiyorum. Caddede araçlar için ayrılmış bölüme inmeden kaldırımlarda korkusuzca yürümek istiyorum. Çok şey mi istiyorum?

Bu arada yaşadığım ve bizzat gözlemlediğim bir olayı anlatmadan geçemeyeceğim.

Bir gün, Kartal’dayım.

Yolun kenarında, yaya geçit yerinden biraz uzakta, beni almaya gelecek arabayı bekliyorum.

Yanımdan bir köpek geçti.

Nereye gidiyor bu diye arkasından baktım.

Yaya geçit yerine gitti, bekledi ve yayalar için yeşil ışık yanınca, yayalarla beraber karşıya geçti.

Aradan bir hafta geçti.

Arabayla Maltepe’den Kartal’a doğru ilerliyoruz.

Uzakta yol kenarında ilerleyen bir köpek gördüm.

“Yavaşlayalım” dedim.

Uzaktan köpeği takip ediyoruz.

Köpek, trafik ışıklarının bulunduğu yere geldi, etrafta başka yaya yok. Trafik ışığının yeşil yanmasını bekledi, araçlar durunca, sağına soluna bakınarak karşıya geçti.

Dikkatinizi çekerim, etrafta başka yaya yoktu ve köpek, yaya geçit yerine gitti ve karşıya geçmek için ışığı bekledi.

Şimdi, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ nun 3’üncü maddesine göre trafiğin tanımını bir kez hatırlayalım:

Trafik: yayaların, hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleridir.

Şimdi bu satırları okuyan herkesi düşünmeye davet ediyorum.

Her nerede yaşıyorsanız,

Bulunduğunuz yerdeki,

Karayolları üzerindeki hal ve hareketler, TRAFİK kurallarına uygun mu?

GÜNÜN SÖZÜ:

“ Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa, orada güneş batıyor demektir.”

ATATÜRK DİYOR Kİ:

“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…”