Yeşilköy, 1900’lü yıllarda başlayan havacılık faaliyetleri ile zaman içinde Yeşilköy Hava Meydanı’na dönüştü.
Şimdi İç Hatlar Terminali olarak kullanılan yapı 1983 yılında Dış Hatlar Terminali olarak açıldı ve 1985 yılında adı, “İstanbul Atatürk Havalimanı” olarak değiştirildi. Şu anki modern Dış Hatlar Terminali, 2000 yılında açıldı ve sonrada yapılan eklemeler ile kapasitesi büyütüldü.
Atatürk Havalimanı, konumu itibarı ile Marmara denizinden alçalarak yüksek güvenlik içinde mevcut Pistlere yaklaşım ve iniş yapılabilmektedir. İlk Pist, 1800 metre uzunluğunda ve 05/23 olarak konumlanmıştır. Şu anda genellik ile iniş pisti olarak kullanılan 05/23 Pisti, yakın zamanda 2600 metreye kadar uzatılarak inişlerin daha güvenli olması sağlanmıştır. 1972 yılında açılan 17/35R Pisti ise 3000 metre uzunluğundadır.
Atatürk Havalimanı’nı kaderini etkileyen konu pistlerin konumlandırılması ve ileriye yönelik uzun vadeli planlamaların başından itibaren yapılmaması oldu. Zaman içinde uçuş trafiğinin artması ile 3.Pist ihtiyacı doğmuş ancak 3000 Km uzunluğunda olan ve Paralel yapılan 3.cü Pist, yapım süresince ve daha sonrada bitmeyen tartışmalara neden olmuştur. 2003 yılında hizmete alınan 17/35L Pisti, uçakların aynı anda kalkış yapılabilmesi için, iki paralel pist arasında olması gereken minimum mesafe 760 metre yerine sadece 150 metre uzaklıkta yapılabilmiştir. Çünkü bu cephede Havaalanı arazisi, konut alanı ve yol sınırına dayanmıştır. Uluslararası Prosedürlere göre, Paralel Pistlerde aynı anda operasyon yapılması için minimum 760 metre mesafe olması zorunluluğu vardır. Bu neden ile çoğunluk ile İki Paralel Pist, birbirini yedekleme işlevi görmekte ve verimli kullanılamamaktadır.
Londra’daki Heathrow Havalimanın’da sadece 2 Pist vardır ama 78 Milyon Yolcu ile Dünya sıralamasında 7.ci dir. İstanbul Atatürk Havalimanı ise 3 Pist ile ve 63 Milyon Yolcu ile 15.ci sıradadır. Burada örnekleri arttırmak mümkün. Atatürk Havalimanı, zamanında iyi bir planlama yapılabilse idi ve devlet iradesi ile örneğin 1999 depremi sonrasında arsa fiyatlarının da gerilemesi ile çevresinde kamulaştırma ile arazi büyütülebilir ve 150 metre mesafe ile 3 Km’lik Paralel Pist yapmak zorunda kalınmaz idi.
Burada özet ile anlatıldığı gibi Pistlerin konumlandırılmasındaki bu tarihi ve teknik hata, Atatürk Havalimanının kaderini belirlemiştir. 2010’lu yıllarda 4.cü Pist için yer bulundu, çizimler, etütler yapıldı ama kamulaştırma maliyeti nedeni ile vaz geçildi.
Sonuç olarak Atatürk Havalimanı, sadece adı için değil bulunduğu konum, Raylı Sistem entegrasyonu ve hatta Denize kanal ile bağlantı bile yapılabilirdi vs. gibi olanakları dolayısı ile 16 Milyonluk şehir için çok iyi bir konumdadır. Bu avantajları nedeni ile korunmalı, yaşatılmalı idi. Oysa şimdi kapatılıyor. Çok ciddi dış kaynak ve borçlanma ile devasa yeni bir havalimanı yapıldı. Yeni Havalimanında, yaklaşık 3 yıl raylı ulaşım olmayacak. Vatandaşlar, otobüsler ile taşınacak. Yeni Havalimanının, kente uzaklığından ve ulaşım zorluğundan dolayı yolcu kaybına uğrayacağını düşünüyorum. Sabiha Gökçen Havalimanı, önümüzdeki yıl bitecek metro bağlantısı, 2.Pisti ve yeni Terminal yatırımları ile birçok yolcu için birinci derecede tercih edilecektir.
Mevcut Atatürk Havalimanı nasıl değerlendirilmeli? Bir örnek ile başlayalım. Berlin’de şehir merkezindeki Tempelhof Havalanı, hem müze hem park olarak kullanılıyor. Yeşilköy’deki bu alan ve yapılarda, Türkiye’nin Havacılık geçmişi, müze olarak değerlendirilebilir. Türkiye Havacılık ve Uzay Endüstrisi merkezi, Havacılık – Uzay Bilimleri Üniversitesi, Pilot Yetiştirme Okulları açılabilir. 3 Pisten, 2 tanesi, acil durumlarda kullanım için, güvenlik amaçlı korunmalıdır. Ayrıca Kargo uçakları bu alanı kullanmaya devam edebilir. Toptan yıkılıp, konut alanı, Millet Parkı yapılması, Türkiye’nin geçmişine ve bu ülkeye kuranlara saygısızlıktır.
Saygılarımla...