Öncelikle depremde vefat eden vatandaşlarımızı saygıyla anıyorum. Hepsinin acısını yürekten paylaşıyorum. Bu kader birliğinde aradan yıllar geçse de hep taze kalacağını, hep o anı birlikte yaşadığımızı yineliyorum. Allah o acı dolu günleri milletimize yaşatmasın.
17 Ağustosu nasıl anlamalıyız? Hangi bakış açısı ile görüp, yorumlayıp analiz etmeliyiz? Öncelikle çaresiz kalışımız hatırıma geliyor. Hazırlıksız yakalanışımız, deprem anında yaşadıklarımız, sonrasında bitmeyen deprem fırtınası dolu gece. Kundaktaki kızımı hatırlıyorum öncelikle. Eşimi, ailemi, depremin sesini ve ışığını, evimizi adeta burgulu bir güç evire çevire sarstığı o geceyi… Duygu ve hüzün yüklü… Lakin o geceyi yaşayan aziz vatandaşlarımızın duygusal yönü ağır basacaktır, benim de bu yönüm ağır bastı öncelikle. Yakınlarını kaybetmiş olan vatandaşlarım için bu duygu yükü daha da fazladır. Evlerini , işyerlerini , malını mülkünü kaybedenlerde de o gecenin acı hatıraları canlanacaktır.
Sonrasında adeta ulusal seferberlik ilan edildi milletimizce… Hiç unutamıyorum, Aydın’dan bir amcamız kamyonetine yüklediği pet şişe dolu suları getirmişti.Amca nedir bunlar deyince : “ Evladım depremi duyar duymaz elime geçirdiğim kaplarla köy çeşmesinden su doldurdum, yola çıktım, susuz kalmayın dedim” cevabı hala dün gibi kulaklarımda.
17 ağustos hepimizde duygu yüklü, acı yüklü… Kaybettiğimiz değerli dostlarımızın hatırası yüklü…Lakin durup bir durum değerlendirmesi yapmak, yapılanları gözden geçirmek gerekiyor her zaman… Devletimiz , STK’lar kurumlarıyla, organizasyonlarla deprem öncesi, sırası ve sonrasına yönelik ciddi yol katedildi. Lakin yeterli mi derseniz hayır…Daha yapılacak çok şey var…
Her şey toplumsal bilincin bu alanda daha iyi bir seviyeye getirilmesine dayanıyor. Afet bilinç eğitimlerinin anaokulundan itibaren ders olarak konulması, ilköğretim, lise ve üniversitede adeta zorunlu vatandaşlık hizmeti şeklinde teorik ve pratik eğitimlerle bütünleşen ciddi bir yaklaşım sergilenmesi gerekiyor. Buradan sayın milli eğitim bakanımıza sesleniyorum; ” Afet Bilinci” dersi tüm okullarımızda zorunlu ders olarak okutulsun. Sadece deprem değil, ilkyardım, yangın, sel… aklınıza gelecek insan hayatına yönelik ne tür risk varsa hepsini çocuklarımız bilsinler ve ne yapacaklarının bilincinde olsunlar…Bu açıdan illerimizde kurulan Mahalle Afet Gönüllüleri Derneklerini ve Mahalle Afet Gönüllülerini (MAG) kutluyorum. Tüm imkansızlıklar ve bazen de umut kırıklıklarımıza rağmen hala “Biz Varız” diyorsak bu bilincin getirdiği sonuçtur. Afet bilinci toplumumuzda ne kadar fazla vatandaşımızca ilgi görür ve geliştirilirse o kadar ileri seviyelere geliriz. Depremsellik özelliği olan coğrafyada ne yapılmalı sorusunun cevabı burada yatıyor. Gerisi zaten gelecektir.
17 Ağustos’u anlamak afet bilinci eğitimlerinde ve MAG oluşumunu anlamakta yatıyor. O zaman ilgili kurum ve kuruluşlar, afetleri kendi derdi olarak gören STK’lar için her şey daha kolay ve anlaşılır olur. Öncelikle siz de bir MAG gönüllüsü olabilirsiniz. Dernek yetkilisi arkadaşlarımız bu konuda oldukça deneyim ve bilgi sahibi. İllerimizde 17 Ağustos programlarında açılan standlarda arkadaşlarımıza ulaşabilirsiniz, detaylı bilgi alabilirsiniz. Ne yapıyoruz, hangi aşamadayız, sizler ne yapabilirsiniz? İnanın alacağınız eğitim öncelikle kendi ve ailenizin hayatını kurtarmada , sonrasında çevrenize destek olmada anahtar rolü olacaktır.
Yaklaşan Kurban Bayramınızı da bu vesile ile kutluyorum, kalın sağlıcakla…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İdris Durmuş
17 Ağustos’u Anlamak
Öncelikle depremde vefat eden vatandaşlarımızı saygıyla anıyorum. Hepsinin acısını yürekten paylaşıyorum. Bu kader birliğinde aradan yıllar geçse de hep taze kalacağını, hep o anı birlikte yaşadığımızı yineliyorum. Allah o acı dolu günleri milletimize yaşatmasın.
17 Ağustosu nasıl anlamalıyız? Hangi bakış açısı ile görüp, yorumlayıp analiz etmeliyiz? Öncelikle çaresiz kalışımız hatırıma geliyor. Hazırlıksız yakalanışımız, deprem anında yaşadıklarımız, sonrasında bitmeyen deprem fırtınası dolu gece. Kundaktaki kızımı hatırlıyorum öncelikle. Eşimi, ailemi, depremin sesini ve ışığını, evimizi adeta burgulu bir güç evire çevire sarstığı o geceyi… Duygu ve hüzün yüklü… Lakin o geceyi yaşayan aziz vatandaşlarımızın duygusal yönü ağır basacaktır, benim de bu yönüm ağır bastı öncelikle. Yakınlarını kaybetmiş olan vatandaşlarım için bu duygu yükü daha da fazladır. Evlerini , işyerlerini , malını mülkünü kaybedenlerde de o gecenin acı hatıraları canlanacaktır.
Sonrasında adeta ulusal seferberlik ilan edildi milletimizce… Hiç unutamıyorum, Aydın’dan bir amcamız kamyonetine yüklediği pet şişe dolu suları getirmişti.Amca nedir bunlar deyince : “ Evladım depremi duyar duymaz elime geçirdiğim kaplarla köy çeşmesinden su doldurdum, yola çıktım, susuz kalmayın dedim” cevabı hala dün gibi kulaklarımda.
17 ağustos hepimizde duygu yüklü, acı yüklü… Kaybettiğimiz değerli dostlarımızın hatırası yüklü…Lakin durup bir durum değerlendirmesi yapmak, yapılanları gözden geçirmek gerekiyor her zaman… Devletimiz , STK’lar kurumlarıyla, organizasyonlarla deprem öncesi, sırası ve sonrasına yönelik ciddi yol katedildi. Lakin yeterli mi derseniz hayır…Daha yapılacak çok şey var…
Her şey toplumsal bilincin bu alanda daha iyi bir seviyeye getirilmesine dayanıyor. Afet bilinç eğitimlerinin anaokulundan itibaren ders olarak konulması, ilköğretim, lise ve üniversitede adeta zorunlu vatandaşlık hizmeti şeklinde teorik ve pratik eğitimlerle bütünleşen ciddi bir yaklaşım sergilenmesi gerekiyor. Buradan sayın milli eğitim bakanımıza sesleniyorum; ” Afet Bilinci” dersi tüm okullarımızda zorunlu ders olarak okutulsun. Sadece deprem değil, ilkyardım, yangın, sel… aklınıza gelecek insan hayatına yönelik ne tür risk varsa hepsini çocuklarımız bilsinler ve ne yapacaklarının bilincinde olsunlar…Bu açıdan illerimizde kurulan Mahalle Afet Gönüllüleri Derneklerini ve Mahalle Afet Gönüllülerini (MAG) kutluyorum. Tüm imkansızlıklar ve bazen de umut kırıklıklarımıza rağmen hala “Biz Varız” diyorsak bu bilincin getirdiği sonuçtur. Afet bilinci toplumumuzda ne kadar fazla vatandaşımızca ilgi görür ve geliştirilirse o kadar ileri seviyelere geliriz. Depremsellik özelliği olan coğrafyada ne yapılmalı sorusunun cevabı burada yatıyor. Gerisi zaten gelecektir.
17 Ağustos’u anlamak afet bilinci eğitimlerinde ve MAG oluşumunu anlamakta yatıyor. O zaman ilgili kurum ve kuruluşlar, afetleri kendi derdi olarak gören STK’lar için her şey daha kolay ve anlaşılır olur. Öncelikle siz de bir MAG gönüllüsü olabilirsiniz. Dernek yetkilisi arkadaşlarımız bu konuda oldukça deneyim ve bilgi sahibi. İllerimizde 17 Ağustos programlarında açılan standlarda arkadaşlarımıza ulaşabilirsiniz, detaylı bilgi alabilirsiniz. Ne yapıyoruz, hangi aşamadayız, sizler ne yapabilirsiniz? İnanın alacağınız eğitim öncelikle kendi ve ailenizin hayatını kurtarmada , sonrasında çevrenize destek olmada anahtar rolü olacaktır.
Yaklaşan Kurban Bayramınızı da bu vesile ile kutluyorum, kalın sağlıcakla…